Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çoğu kimse, fazlasıyla bugünde yaşar, bunlar düşüncesizlerdir; bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlar da korkaklar ve endişelilerdir. Bir kimsenin doğru ölçüyü tutturduğu ender görülür. Çabalama ve umut etme yoluyla, yalnızca gelecekte yaşayanlar, hep ileriye bakanlar ve her şeyden önce hakiki mutluluğu getirecekleri düşünülen gelecek olaylar karşısında sabırsızlıkla acele edenler, ama bu arada bugüne dikkat etmeyen ve onu tatmadan geçip gitmesine izin verenler, çok kurnaz çehrelerine karşın, İtalya'daki, kafalarına bağlanmış bir sopaya bir demet ot asılan ve bu yüzden hep önlerine bakan ve bu ot demetine ulaşmayı umut ederek adımlarını sıklaştıran eşeklere benzerler.Çünkü, sürekli sadece anlık yaşamakla, bütün yaşamları konusunda -ölünceye dek-kendi kendilerini aldatırlar.
Sayfa 125Kitabı okudu
"Yaşam bilgeliğinin önemli bir noktası, biri diğerine zarar vermesin diye dikkatimizi biraz bugüne biraz da geleceğe yöneltişimiz arasındaki orantının doğruluğuna dayanır. Çoğu kimse, fazlasıyla bugünde yaşar, bunlar düşüncesizlerdir; bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlar da korkaklar ve endişelilerdir. Bir kimsenin doğru ölçüyü tutturduğu ender görülür. Çabalama ve umut etme yoluyla, yalnızca gelecekte yaşayanlar, hep ileriye bakanlar ve her şeyden önce hakiki mutluluğu getireceği düşünülen gelecek olaylar karşısında sabırsızlıkla acele edenler, ama bu arada bugüne dikkat etmeyen ve onu tatmadan geçip gitmesine izin verenler, çok kurnaz çehrelerine karşın, İtalya'daki, kafalarına bağlanmış bir sopaya bir demet ot asılan ve bu yüzden hep önlerine bakan ve bu ot demetine ulaşmayı umut ederek adımlarını sıklaştıran eşeklere benzerler. Çünkü, sürekli sadece anlık yaşamakla, bütün yaşamları konusunda -ölünceye dek- kendi kendilerini aldatırlar. Yani planlarla ve kaygılarla, sadece ve sonsuza dek gelecekle meşgul olmak yerine ya da kendimizi geçmişe özleme adamak yerine, tek gerçeğin ve tek kesin olanın bugün olduğunu asla unutmamalıyız."
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Cengiz Han - Oktay Tiryakioğlu * Bir insan kendini tanıyamadan, dışındaki dünyayı ve insanları nasıl ve ne kadar anlayabilirdi? * Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsınız ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan tek nokta da yine o düğümdür! * Yanlış yolda pirinç taşırsan, dönerken toprak taşırsın. * Bizi bilgili yapan iyi öğretmenlerimiz,koca koca kitaplarimiz degil,tüm bunlardan geriye zihnimizde kalanlardır. * İhanet, haini mertten önce öldürür! * Vakit keskin bir kılıç gibidir. * Ne kadar zor durumda olursa olsun. Ayakta durabilidiği müddetçe umut vardır..! * Maddesi uzakta manası yanımda olan biri o... * Yağan bir anlık yağmur kan lekelerini temizler ama yıllar boyu dökülen gözyaşı kirli bir vicdanı temizlemeye yetmez. * Arkasındaki düşmanı hisseden, önündeki düşmanla savaşamaz Borçu! İçindeki düşmanı ise çoğu zaman bilemez insan. Asıl düşman, tedirginliktir kardeşim. * Yarını düşünerek yaşayanlar, günü yaşayanlara yenilir. * Sadece kalp iyi görür, gerçek göze görünmez. ... #alıntılar #özlüsözler #cengizhan #oktaytiryakioğlu
Romatizma rahatsızlığı yaşayanlar dizlerinin üzerine kedi oturttuklarında ağrılar hafifleyecektir. Bu her ne kadar kalıcı bir sonuç getirmeyecek olsa da anlık rahatlamalar sağlayacaktır. Kedi yapısı itibariyle hem sıcak bir bedene sahiptir hem de olumsuz enerjileri emer. Kedinin beden ısısı hem dizleri rahatlatır hem de bedendeki kötü enerjiyi ve rüzgarı çekip alr. Bu işlem kediye zarar vermediği gibi hoşlarına da gider.
Sayfa 275Kitabı okudu
Merhaba kitapseverler #EtiniAcıtmak#İrhanMuratBahtiyar#TürkEdebiyat#Öykü#ozlemli_kitaplar#okudumbitti#alıntı "İnsanlar ikiye değil, üçe ayrılıyor bence: Yaşayanlar, yaşamayanlar ve bir de kendine ait bir yaşam kuramayanlar." Öykü sevenler burdamı? Sizlere etkileyici bir eserle tanıştırıyorum... Serin bir cumartesi Pırlantanı da Taksana At adam Süt, Çamur ve Beton Daha Modern zamanlar Huzur Apartmanı,No;6 Bir kaplumbağa ve bir kelebek Bile isteye Lütfen yiyecek vermeyiniz, Daha önce beslendiler Bir anlık bir şey İstenmeyen şeyler 11 adet konu başlıkları olan öyküler... Peki ben hangisinden çok etkilendim ." Süt, Çamur ve Beton", İnsanı derinden etkileyen ,insanı değerlerin sorgulatan bir o kadarda kitapta ahlaki değerlerden tutunda toplumsal ve ruhsal açıdan duygulara , ölümlere, kayıplara sıkça yer verilmiştir. Ne de güzel bir anlatım bu tesadüf değil 2. baskısı olması cidden güzeldi. Ne diyorum yeni yazarlara şans verilmeli, vermeliyiz...Sizlerede tavsiye ediyorum. Sağlıcakla,kitapla kalın!!
Orhan Murat Bahtiyar
Orhan Murat Bahtiyar
@dogan_kitap @myhopestars
Reklam
Və bunların fərqində olmadan ölümsüzcəsinə yaşayanlar.
Yılların ka­rizması canlı yayında anlık bir sendelemeyle dağılabilir, yapımı yıllarca süren ikiz kuleler bir saat içinde yerle bir olabilir, 60 yıl nice emekler verilerek yetişen bir devlet adamı tek bir kurşunla saniyeler içerisinde hayatını kaybedebilir, iki kişi arasında yıllar boyu sevgi ve emekle oluşturulan güven tek bir olayla bozulabi­ lir...
Sayfa 38
Çocuk İsa yanında tahtalarla oynayıp duruyordu, o tahtalar az ilerde bir çarmıha çakılıyordu, Yakup bir yanında hasreti, bir yanında kavuştuğu Yusufu ile bir arada duruyordu, dünya hem kuruluyor hem yıkılıyor, an an içinde devriliyor, bir yerden bir buzul parçası eriyip düşerken büyük bir gemi batıyor, hiç sönmeyecek gibi yanan bir ateş birden sönüveriyor, en bilindik herkesin tekrarındaki bir söz aniden unutuluyor, yüzyıllar boyunca hatırlanmıyor, dikmek için yüzlercenin uğraştığı bir taş binlerce tarafından sökülüyor, bir anlık heyecan duyarken birisinin gözünün feri inançsızlıktan sönüyor, biri kapıda beklerken beklediği az ilerde can veriyor, ahiret için yaşayanlar ve bekleyenler varken ahiret bu ahirliğinden habersiz kendini taptaze duyarak her gün yeniden olgunlaşıyor, bir üzüm asması toprağa düştüğü an üzümün tanesi de bir ağza düşüyordu. Başını anın içinde nereye çevirse geçmiş, gelecek şimdinin içinde koyulup açılan ama hep aynı kalan bir kıvamın içinde dönüp duruyordu. Her şey ama her şey bir ipe dizili serçelerdi, yan yanaydı. Sağındaydı on bin yıl evvel denen, solunda da bin yılın sonrası vardı, hepsi de şimdiydi. Bir ipte serçelerdi.
Sayfa 291 - İletişim Yayınları 3167, Çağdaş Türkçe Edebiyat 558, Birinci Baskı 2022, İstanbul [ISBN-13: 978-975-05-3324-2]Kitabı okudu
Doğanın hiçbir konuda eksiği gediği yoktur, yeter ki biz ölümlülere ayrılmış olan sınırın dışına çıkmak istemeyelim. Doğa sahte renklerden nefret eder, sanatın (bilimlerin) sillesini yemedikçe kendisini çok daha mutlu sunar. Bakın, görmüyor musunuz, şu çeşit çeşit yaratığın arasında en mutlu mesut yaşayanlar bilgi dallarından en uzak olanlar,
Çoğu kimse, fazlasıyla bugünde yaşar, bunlar düşüncesizlerdir; bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlar da korkaklar ve endişelilerdir. Bir kimsenin doğru ölçüyü tutturduğu ender görülür. Çabalama ve umut etme yoluyla, yalnızca gelecekte yaşayanlar, hep ileriye bakanlar ve her şeyden önce hakiki mutluluğu getirecekleri düşünülen gelecek olaylar karşısında sabırsızlıkla acele edenler, ama bu arada bugüne dikkat etmeyen ve onu tatmadan geçip gitmesine izin verenler, çok kurnaz çehrelerine karşın, İtalya'daki, kafalarına bağlanmış bir sopaya bir demet ot asılan ve bu yüzden hep önlerine bakan ve bu ot demetine ulaşmayı umut ederek adımlarını sıklaştıran eşeklere benzerler. Çünkü, sürekli sadece anlık yaşamakla, bütün yaşamları konusunda -ölünceye dek-kendi kendilerini aldatırlar. Yani planlarla ve kaygılarla, sadece ve sonsuza dek gelecekle meşgul olmak yerine ya da kendimizi geçmişe özleme adamak yerine, tek gerçeğin ve tek kesin olanın bugün olduğunu asla unutmamalıyız.
Sayfa 125 - İş BankasıKitabı okudu
Reklam
"Dünya ve insanlık tarihinin asıl, biricik ve en derin konusunu, inançla inançsızlık arasındaki çatışma teşkil eder. Hangi form altında olursa olsun, inancın hüküm sürdüğü bütün çağlar, aynı çağda yaşayanlar için de, gelecek nesiller için de muhteşemdir, kalpleri yücelticidir ve verimlidir. Buna mukabil, hangi biçimde olursa olsun inançsızlığın, bir anlık sahte bir ihtişamla sefil zaferini hâkim kıldığı tüm asırlar, sonraki nesillere ulaşamadan kaybolup gitmişlerdir; çünkü hiç kimse verimsiz, kısır şeyleri idrak için kafa yormak istemez."
Yaşam bilgeliği
"yaşam bilgeliğinin önemli bir noktası, biri diğerine zarar vermesin diye dikkatimizi biraz bugüne biraz da geleceğe yöneltişimiz arasındaki orantının doğruluğuna dayanır. çoğu kimse fazlasıyla bugün de yaşar;bunlar düşüncesizlerdir;bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlarda korkaklar ve endişelilerdir.bir kimsenin doğru ölçüyü tutturduğu ender görülür .çabalama ve umut etme yoluyla yalnızca gelecekte yaşayanlar, hep ileriye bakanlar ve her şeyden önce hakiki mutluluğu getirecekleri düşünen gelecek olaylar karşısında sabırsızlıkla acele acele edenler ama bu arada bugüne dikkat etmeyen ve onu tatmadan geçip gitmesine izin verenler- çok kurnaz şehrilerine karşın- İtalya'daki kafalarına bağlanmış bir sopaya bir demet ot asılan ve bu yüzden hep önlerine bakan ve bu ot demetine ulaşmayı umut ederek adımlarını sıklaştıran eşeklere benzerler. çünkü sürekli sadece anlık yaşamakla bütün yaşamları konusunda-ölünceye dek- kendi kendilerini aldatırlar... planlarla ve kaygılarla sadece ve sonsuza dek gelecekle meşgul olmak yerine ya da kendimizi geçmişi özleme adamak yerine tek gerçeğin ve tek kesin olanın bugün olduğunu asla unutmamalıyız."
Guruh itkilerini açığa vuruyor ve biz kendimizi bu haktan yoksun bırakıyoruz. Bunu bütünlüğümüzü korumak için yapıyoruz. Sağlığımızdan, haz alma yeteneğimizden ve güçlerimizden tasarruf yapıyoruz: onları, kendimizin de ne olduğunu bilmediği bir şey için saklıyoruz. Ve bu doğal içgüdülerin sürekli olarak baskılanması alışkanlığı bize arınmışlık
...dünya hem kuruluyor hem yıkılıyor, an an içinde devriliyor, bir yerden bir buzul parçası eriyip düşerken büyük bir gemi batıyor, hiç sönmeyecek gibi yanan bir ateş birden sönüveriyor, en bilindik herkesin tekrarındaki bir söz aniden unutuluyor, yüzyıllar boyunca hatırlanmıyor, dikmek için yüzlercenin uğraştığı bir taş binlerce tarafından sökülüyor, bir anlık heyecan duyarken birisinin gözünün feri inançsızlıktan sönüyor, biri kapıda beklerken beklediği az ilerde can veriyor, ahiret için yaşayanlar ve bekleyenler varken ahiret bu ahirliğinden habersiz kendini taptaze duyarak her gün yeniden olgunlaşıyor, bir üzüm asması toprağa düştüğü an üzümün tanesi de bir ağza düşüyordu.
Sayfa 291Kitabı okudu
Saadet bir an süren bir haz duygusu değildir. Bir anlık hazıı boşuna yaşayanlar ve kötüler de duyabilir. Saadet içten doğan bir ruh sükûneti ister; bu da yalnız Tabiatın büyük ve mukaddes emirlerini anlayabilmiş ve bunları bir gaye güderek yapmış olanlarda bulunur
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.