“…Nasreddin’in vücudu türbesinde istirahat etmekteyse de ruhu hiçbir zaman ölmemiştir… Bütün dünya ondan bahsetmekte, edebiyatçılar ondan bahsetmekte, toplumlar ondan bahsetmekte, halk onu kendi gizli koruyucusu olarak tanımakta ve hikâyeleri rüzgâr gibi yayılıp, ekmek gibi kabarmaktadır. Gelecek nesillerin bu ekmekle uzun zaman beslenecekleri şüphesizdir…” Anna Masala
355 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
DÖRTLEMELER'LE FEYZİ HALICI'NIN ŞİİRİ
Feyzi Halıcı'nın Dörtlemeler'inin ilk kitabı yayınlandığında yazdığım ve 1994 yılında Türk Edebiyatı dergisinde yayınlanan yazımı aşağıya koyuyorum. Daha sonra bu yazı Şairle tanışmama da vesile olmuştu. Kendisini rahmetle ve özlemle anıyorum. DÖRTLEMELER'LE FEYZİ HALICI'NIN ŞİİRİ Feyzi Halıcı, hece şiirini başka bir öz ve
Dörtlemeler
DörtlemelerFeyzi Halıcı · T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları · 19971 okunma
Ne Kadar Zenginiz? PrOf. Dr. Anna Masala bizim tarih ve edebiyatımıza vakıf bir değerli insandır. Sık sık bizleri uyarmak ve kendi kültür ve medeniyetimize yöneltmek için zarif ikazlarda bulunur. Bu ikazlarından biri de şu mealdedir: "Sizler hazine üstünde oturup dilenenlere benziyorsunuz. Dünyanın en muhteşem hazinelerinden birinin üstünde oturmuş, önüne serdigi mendile bir ekmek parası atılmasını bekleyen bir garip dilenci gibisiniz." Özellikle de, başka kültür ve medeniyet çevrelerinden bir üstünlük, bir ahlak ve bir fazilet bulmaya çalışan taklitçilere çok kızar. "Siz önce kendinizi keşfedin, sahip olduklarınızın farkına varın. Zaten başkalarından aldıklarınız sizin bünyenize uymaz. Hatta çoğu zaman sizi gülünç hale getirir. "Kültür, inanç ve ahlak olarak ihtiyacınız olan her şey kendi geçmişinizde fazlasıyla vardır. Siz bu konuda başkalarına değil, başkaları size muhtaçtır.?"
"Anna Masala: bu türk insanı, Nasrettin Hoca gibi filozof, Kerem gibi âşık, Fuzuli gibi derin, Yunus Emre gibi mistik, Köroğlu gibi dertlidir..."
NuriPakdil: "Her ülke edebiyatının, kendi içinde, uzun sürede oluşturduğu tipler vardır. Tanıdığınız okuduğunuz kadarıyla Türk Edebiyatından nasıl bir Türk tipi çıkarabiliyorsunuz?" Anna Masala: "Türk edebiyatından, divan edebiyatı, tekke edwbiyatı, halk edebiyatı ayrımı yapmaksızın bir türk tipi çıkıyor ortaya. Adeta üç yüzlü bir aynadan yansıyan tek bir görüntü gibi. Türk insanı beliriyor hemen. Bu Türk insanı, Nasreddin Hoca kadar filozof, Kerem gibi aşık, Fuzûli gibi derin, Yunus Emre gibi mistik, Köroğlu gibi dertlidir. Bana göre Türk öyle." Nuri Pakdil: "Acaba aynı kaldı mı Türk tipi? Batılılaşma süreci içindeki edebiyatımızda? Yani bozulmadı mı?" Anna Masala: "Yaşıyor Türk tipi gene. Ama görünmüyor. Bir şey örtüldü o Türk tipinin üzerine."
“Türk insanı gerçekten gül gibi nazik kaya gibi serttir.”
Şöyle diyor Bayan Anna Masala: "Bir elektronik beynin insan olacağını sandık, inandık da buna. Oysa bir elektronik beyin insan olamaz. Batı uygarlığının trajedisi budur. Çünkü makinanın metafiziği yoktur. Metafizik yolundan çıktık. Makinanın ilâhi olduğunu, ebedi olduğunu sandık. Sonra anladık ki, makina bile bozulur. Bir idolümüz, bir putumuz yere düştü."
Şöyle diyor Bayan Anna Masala: "Bir elektronik beynin insan olacağını sandık, inandık da buna. Oysa bir elektronik beyin insan olamaz. Batı uygarlığının trajedisi budur. Çünkü makinanın metafiziği yoktur.
Sayfa 120Kitabı okudu
İtalyanlar çok güzel cevap vermiş ama anlayan kim..
1981 yılında da Atatürk'ün doğumunun 100. yılı vesilesiyle yurtiçinde ve yurtdışında düzenlenen anma faaliyetleri kapsamında Roma Üniversitesi tarafından konser ve konferanslar vermek üzere davet edilmiştir. Dışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi onun yerine çağdaş Türkiye'yi temsil etmek üzere piyanist Elif ve Bedii Aran çiftini teklif ettiğinde Roma Üniversitesi "O sizin göndereceklerinizden bizde çok var; biz bizde olmayan bir şeyi istiyoruz," mealinde bir mektupla cevap verince, Kültür Dairesi, Cinuçen'in Aranlar da kabul edilirse gönderilebileceğini bildirir. Üniversiteye bu emrivakiyi kabul etmek kalır. Elif ve Bedii Aran çifti konserlerini, koca salonun iki sırasını ancak dolduran -ki çoğu Türkiye Büyükelçiliği görevlileridir-dinleyicilere verecek, Cinuçen'in bir sonraki konserinde ise salon tamamen dolduğu gibi yer bulamayan sanatseverler de, Prof. Anna Masala'nın büyük övgülerle takdim ettiği, İtalyancayı anadili gibi konuşan bu Türk'ü ayakta dinleyerek dakikalarca alkışlayacaklardır. Cinuçen'in bu başarıları ve İtalyan basınında yazılanlar TRT'de büyük bir öfkeye ve belki de kıskançlığa yol açmış, terfilerini durdurmak amacıyla genel müdür yardımcısı ve Müzik Dairesi başkanı tarafından "sicil özeti" diye bir form doldurularak bir devlet memuruna yapılabilecek -hırsızlık, iffetsizlik ve rüşvet hariç- ne kadar suç varsa hepsi kendisine isnat edilmiştir. Cinuçen bunun üzerine "Kurumunuzdan ayrıldım, gereğini arz ederim," cümlelerinden ibaret 9 Haziran 1982 tarihli dilekçeyle TRT'den istifa eder.
Sayfa 77 - KAPI YAYINLARI
İlkokula gittiğim yıllarda öğretmenimiz bize Kelime Defteri tuttururdu. Öğrendiğimiz yeni bir kelimeyi ona yazardık. Karşısına da bir veya birkaç cümle. Bu köşedeki edebiyat denemelerimden ekim başında çıkacak bir kitabın adını daha dün Kelime Defteri koyduğumda bu yazıyı yazmak da aklıma geldi. Her yazarın belli kelimeler etrafında döndüğünü
Roma Üniversitesi, Türkoloji Profesörü Anna Masala
Masala ile tanışmamızdan birkaç yıl sonra Roma'daki evlerinde tanıştığımızda 82 yaşında olan bu zat, üç defa “Buyurun oturun" devip de benden her defasında “Rica ederim efendim, önce siz buyurun" cevabını alınca, askerlik damarı kabarıp “Büyüğünüz olarak size emrediyorum, oturun!” diye beni zorla oturtmuş, sonra kendisi de oturup davranışının sebebini şöyle açıklamıştı: “Allah'ın, yarattığı kullar içinde ‘İşte insan budur!' diye övünebileceği tek ırk bana göre Türk ırkıdır; onun için bir Türkün bulunduğu yerde ondan önce kimse oturamaz. Şimdi anladınız mı size niye ısrar ettiğimi?..”
"Her insanın, her yazarın içinde metafizik var aslında. İnsanoğlu bunsuz edemez. Ne ki, insanın onu içinden çıkarması, günyüzüne çıkarması gerekiyor. Metafizik bir sürpriz değil. Öyle sandığımız gibi, tuhaf birşey değil metafizik. Onu unuttuk. İçimizde bir hazine vardı, onu unuttuk. Garip kuşlar gibi kaldık toprak üzerinde. Başka bir gök aradık. Ama o gök içimizdedir. ANNA MASALA (İtalyan Türkolog) Ekim 1975
Sayfa 106Kitabı okudu
Evet, Türkler için" Hazine sandığının üzerindeki dilenciler" diyen Anna Masala ne kadar haklı. Biz kendi sandığımızı açmaya tenezzül etmememize mukabil Batılılar hazine sandığımızdaki değerleri alıp hayata geçiriyorlar.
Resim