YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Gündeme dair
Abdülaziz Kıranşal
Abdülaziz Kıranşal
Gündeme Dair Yazamazsam İçime Sineni Paylaşmalıyım Derdim, Gün Bugüne İmiş (: Buyrun 3 dakikanızı okumak için alayım 🤞 Ebû Ubeyde: Gerçek Bir Kahraman Tam zamanında yetişti Ebu Ubeyde… Emperyalizmin ürettiği tüm sahte kahramanların foyasını meydana çıkardı. Batman’i de, Süperman’i de, İronmen’i de çöpe çevirdi. Paramotorlu
Reklam
Genç kadının yeni bir bebeği olacaktı. Hem o, hem kocası sevinç içindeydiler. Ama onlar kadar, belki daha fazla sevinen birisi daha vardı; üç yaşındaki oğulları. Minik kardeşini sabırsızlıkla bekliyordu küçük "abi. " Yeni kardeşin cinsiyeti de belli olmuştu, bir kız çocuğu gönderecekti Allah onlara. Günler günleri, haftalar haftaları
Şimdiki zamanın yapay ışığında, Karla'yla yaşadığı hayat ona bir bulutu, bir göleti anımsatıyor. Karla'yı, geçtiği bir yer, ağır aksak giden bir trenin camından izlediği bir ülke gibi düşünüyor. Duvara yazılan not gecesinde Julián, kaçınılmaz olduğunu düşündüğü ama hiç gerçekleşmeyen bir sahneyi birçok kez gözünde canlandırdı: Karla'yı karşısında
Sayfa 35 - Notos YayınlarıKitabı okudu
Belki de onu şey annemle beni birbirine bağlayan ya da sonradan birbirinden ayıran göbek bağıyla başladı. Ya da gereken her şey orada bitti belki de. Annemden kesilip güya hayata bağlandım. Oysa şimdilerde anlıyorum, keşke tam tersi olsaydı.
"Ağlama anne" dedim, "belki toparlarız." daha çok ağlamaya başladı, ördüğü kırmızı patiği koltuğun kenarına bırakıp mutfağa koştu. anneler en çok mutfakta ağlar çünkü. yıllarını çürüttüğü adam tek darbede devire biliyorsa bir anneyi, tencere tavaya bakarken bile gözü doluyor insanın. televizyonun sesini açtım biraz, sezen bir şeyler söylüyor. kafa başka yerde olunca müzikler bile anlamsız geliyor insana. bu hayattaki tek zayıf noktam kendim gibi geliyordu bana. duramadım daha fazla evin içinde, annemin ağlama sesleri tokat gibi yapışıyordu yanaklarıma. kapının önünde duran babamdan kalan rugan ayakkabıları giyip çıktım sokağa. bi sigara yaktım, yürümeye başladım. kafamı kaldırıp tanrıyı aradığımda kehf suresinin altmış sekizinci ayetiyle cevap verdi bana. "sebebini bilmediğin bir şey için nasıl sabredeceksin?" gözlerim doldu biraz, ağlamamak için sıktım kendimi. ben bu hayatın neresinde yanıldım diye sordum kendime.yine cevap veremedim. galiba acının bir dili yok, götünü yırtsan da anlatamıyorsun... bi sigara daha yaktım, bu kez ağladım. allah affeder mi bilmiyorum ama annemin canını yakanların içi sızlasın... amin!
Reklam
526 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.