Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Söylenmesine izin verilmeyen, üstü örtülen masum duygular, zamanla gereksiz öfkeli tepkilere yol açabilir. Kendini ifade edebilen, duygularını güzel bir dille söylemeyi öğrenen bir çocuk, öfkeyi yüreğinde büyütmemeyi de öğrenir.
İlk kepazelik Mersin Mezitli'de patladı... Bir imam, Kur'an kurşuna katılan 14 yaşındaki kız çocuğuna "en başarılı öğrencimsin" diyerek iç çamaşırı hediye etti. Anne babanın şikayeti üzerine imam tutuklandı ama, arkası çorap söküğü gibi gelecekti.
Reklam
İslam Tarihinde Kölelik
Kölelik, İslâm hukukunda hukukî ehliyeti tahdid eden hallerden biri olarak kabul edilmiştir. İslâm hukuku ilk defa kölenin insan olduğunu ve Allah huzurunda bütün insanların eşitliği prensibini getirmiştir. Dolayısıyla kölelere fena muamelede bulunmak yasaklanmış; efendiye kölesine kendi yediğinden yedirme, ayrıca elbise ve mesken ihtiyacını
Hüznün dili yoktur, masumdur. Bazen tek kişilik, bazen de çoğuldur. Vefa; herkeste bulunmaz, çok değerlidir, insanlığın zirvesi!
656 syf.
·
Puan vermedi
Kayıp babasıyla doğacak çocuğu arasında kalmış bir kadın... Hayatın anlamını arayan bir insan: Karen Kimya... Yıllara direnen bir sevgi; Şems-i Tebrizi ve Mevlâna Celaleddin-i Rumi... Günümüzden yedi yüz küsur yıl öncesine uzanan gerilim dolu, heyecan yüklü, mistik bir serüven dolu bir kitap... İngiltere'de yaşayan, İngiliz bir anne ve Türk bir babanın çocuğu Karen Kimya'nın yolu bir iş seyahati sebebiyle Konya'ya düşer. Hem işinde hem de özel hayatında çözmesi gereken dünyevi sorunlarıyla boğuşan Karen, Konya'da gizemlerin ortasında bulur kendini.Kapıları sırlara açılan bir kent... Sırların mucizelere dönüştüğü geceler. Mucizelerin hakikat sayıldığı zamanlar... Yedi yüz yıl öncesinden gelen bir fısıltı... Kitabı uzun zaman önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Şu an bahsederken bile o duyguları tekrar yaşıyorum. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Bab-ı Esrar (Cep Boy)
Bab-ı Esrar (Cep Boy)Ahmet Ümit · Everest Yayınları · 201736,1bin okunma
Dilimizdeki "Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz." sözünün aslı muhtemelen "Ane gibi yar; Bağdat gibi diyar olmaz." şeklindedir. Çünkü sözün aslındaki Ane kelimesi, Bağdat yakınlarındaki sarp bir uçurumun kuşattığı dik bir geçidin adıdır. Bağdat gibi (güzel) şehir, Ane gibi de (sarp, ama manzaralı) yar (uçurum) olmaz, demeye gelir. Ancak siz Bağdat'ın Osmanlı Türk'ü için önemine bakınız ki oradaki Ane'yi anne yapıvermiş. Tıpkı "Yanlış hesap Bağdat'tan döner." sözüyle Bağdat'ın eskiden beri bir ilim merkezi olduğunun altının çizilmesi gibi.
Reklam
167 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"En kötüsü başarısızlık değil, kararsızlık, belirsizliktir." Sadece kadın yazarların eserlerini yayınlayacağını duyurarak ilk kitabını okurlarla buluşturdu
Ayşegül
Ayşegül
. Ben de merakla edindim kitabı zira yeni keşifleri seviyorum. #erencendey çevirisiyle Italyan edebiyatının genç ve yetenekli kalemi #veronicaraimo nun #yalandolan adlı kitabını okurken çokca tebessüm yer yer de #kahkaha atmanız olası. Yarı #otobiyografik olan #kitap , bir kadının çocukluk ve ilk gençlik yıllarından bahsederken #aile içi ilişkilerin de toplumun etkisiyle nasıl kendi sistemini oluşturduğundan bahsediyor. #Anne ve #baba olma halleri, bir kardeşin varlığı, abartılı hezeyanlar, merakların gölgesinde bir diğer çocuk olma hali, bedeni ve cinselliği keşif... Dahası insanın kendinden ve çevresinden benzerlik bulduğu pek çok anekdot gizli satırlar arasında. Okursanız İtalyan ve Türk aile yapısının benzerliğini siz de değerlendirebilirsiniz. " En derin yalnızlık hallerimi tuvalette otururken yaşadım." #tavsiyekitap #OkurSevtap
Yalan Dolan
Yalan DolanVeronica Raimo · Medusa Yayınları · 202452 okunma
İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne! İşte asıl cinayet bu. Hem de utanılacak bir cinayet.
Daha siz okul denen binaya girmeden, anne ve babanız mesleğiniz ile ilgili kararı vermiştir çoktan, "Bizim kız doktor olacak" Oysa sizin en büyük tutkunuz keman çalmaktır. Ama yok. "Boş zamanlarında yine keman çalsın ama bizim kız doktor olacak." Kaçar yanınız yoktur. Önünüze hayatınızın geri kalanında yiyeceğiniz yemek konmuştur ve siz o bezelyeyi yemeye başlarsınız. Hatta bazılarınız zamanla bezelyenin tadının hiç de fena olmadığını bile düşünecektir. Özetlersek, tüm hayatımız başkalarının önümüze koyduğu hedefler doğrultusunda, yılmadan mücadele etmekle geçiyor. Bu, o kadar yorucu bir hal alır ki artık, bizzat kendimizin koyduğu küçücük hedeflere bile ayıracak zamanımız kalmaz. En nihayetinde olur da başarırsak, başardığımız şey başkalarının isteği olur sadece, başka bir şey değil. O nedenle başarıya ulaşanların çok iyi bildiği bir gerçeği paylaşalım sizinle. Başarının anahtarını elde ettiğiniz gün görürsünüz ki aslında ortada bir kilit yoktur. Çünkü o kapı, sizin kapınız değildir. Elimizde kazanmak için delicesine yırtındığımız anahtar ile başarılı ama mutsuz bir şekilde kalırız. Belki de etrafımızın, başarılı olmasına rağmen, bir o kadar mutsuz olan insanlarla dolu olmasının sebebi budur. Oysa mutlu olmak gerçekten de bu kadar zor mudur? Etrafımızda bu kadar mutsuz insan olduğunu görünce insanın aklına bir tek bu ihtimal geliyor. Peki, neden bu kadar mutsuzuz? Özellikle son yıllarda mutsuz ve depresif halimiz giderek arttı. Aslında bu meseleyi ele alabilmek için öncelikle mutluluğu tanımlamak gerekir. O zaman soralım; nedir bu mutluluk denen şey?
İşte İslâm, sadece budur; evet sadece bu! O, bir sözden ibaret olmadığı gibi, ne kendisine İslâm adını veren bir toprak parçasında doğmaktır ve ne de Müslüman bir anne babanın mirasçısı olmaktır.
Reklam
276 syf.
9/10 puan verdi
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tarih Öğretmeni olan Kenan'ın bir taraftan heyecanlı bir taraftan da buruk hikayesine konuk oluyoruz bu eser ile . Kenan Öğretmen ile Ayşe'ye yakışan aşkı , çocukları için mücadele veren Simitçi dayıyı , okulun hademesi olan Rıza Bey ile emekçi , çalışkan ve sevecen ruhunu , okul müdürü ile sıcak kanlılığı , Afife teyze ile anne şefkati
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tutku Aşk ve Bir ÖğretmenYılmaz Arıbaş · Sokak Kitapları Yayınları · 202124 okunma
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
Aktarım
Hasta, çocukken anne ve babasına karşı duyduğu duyguları hekime aktarır. Tıpkı bir çocuğun ebeveynlerini gözünde olağanüstü görmesi gibi hasta da hekimi olağanüstü görür. Ona bağımlı hale gelir. Çocuğun kendi kaderini ebeveynlerine bağımlı hale getirmesi gibi yetişkin de hekiminden koruma ve güç alır.
254 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ba-yıl-dım. Hayatımda beni en çok etkileyen kitap oldu. Okumayan pişman olur!
Hâlâ etkisinden çıkamadığım, beni derinden etkileyen bir kitaptı. Bugüne dek çok kitap okudum, belki bir çoğundan etkilendim ama.. Bu kitap bambaşka idi. İlk defa bir kitapta sonrasını kestiremedim, tahminlerim hep tersi çıktı. Bambaşka olaylar cereyan etti. Kitabın ismi kardeşim için evet ama içeriği çok daha başka.. Yazarın kendisiyle görüştüğümde kitabın içeriğinde anlatılanların gerçek bir olay olduğunu, araştırmalar sonucunda öğrendiklerini yazdığını ama biraz kurgu katarak oluşturulduğunu öğrendim. İçeriğine gelecek olursak: Furkan, Azra ve Ömer.. Suriye'de çıkan savaş sonrası anne ve babalarını kaybederler. Furkan ve Azra kardeş, Ömer ise arkadaşları. 3 küçük çocuk yaşlarına bakmadan savaştan kaçmaya çalışmakta. İstikamet Türkiye. Çünkü Furkan ve Azra aslında Türk. Sadece Suriye' de yaşıyorlardı. Onlar öyle biliyordu. Gerçek ise bambaşka. Bu 3 çocuk sınıra doğru ilerlerken bir çoban onları bulur. Yardım eder. Aslında yardım eden kişi çoban değil, çoban görünümlü bir Türk askeri.. Asker çocuklara yardım eder ve bir şekilde Türkiye sınırına sağsalim ulaştırır. Bu saatten sonra bir çok olay gerçekleşir. Heyecanı kaçmasın gizli kalsın okumak isteyen için. Genel olay ise şudur. Aslında Furkan ve Azra' nın babası bir Türk komutanı. Babaları şehit edilir çocuklar bebekken. Çocuklara başka aile bakar ve büyütür. Furkan bu gerçeği öğrendikten sonra babasının intikamını almak için ant içer. Özel bir tim için eğitilir. Uzun yıllar sonra gerçekleşen Fırat Kalkanı operasyonu ve Zeytindalı Harekatında görev alır. Peki ya Ömer'e ne oldu? Sonrası.. Sonrası kitapta...
Kardeşim İçin
Kardeşim İçin
Uğur Tuna
Uğur Tuna
Kardeşim İçin
Kardeşim İçinUğur Tuna · Uğur Tuna Yayınları · 2018456 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.