Anne Dolması
"Aç mısın? Dolma yaptım, ısıtayım mı?" Tokum aslında. Dışarıda yiyip de gelmiştim. Ama öyle bir soruyor ki insan nasıl tokum der? "Açım anne," diyorum. "Isıt..."
Oyuncu Anne
Sosyal medyada takip etmeyi çok sevdiğim bir sayfa var: Oyuncu Anne - Şermin Çarkacı. Gün içinde çocuklarıyla oynadığı oyunları, yaptığı faaliyetleri, katıldığı etkinlikleri, bahçesini, kitaplarını anlatır. Her yeni gün, yaptığı paylaşımlardan mutlaka bir şeyler öğrenirim. Sosyal medyadaki kıyafet reklamı yapan kızçelerden, ilişkilerinin her
Reklam
Ölüm
Hayat ne garip değil mi. Kimseyle paylaşamadığınız eşyalarınız gün geliyor birer birer dağıtılıyor. Yokkk ben o ayakkabımı çok seviyorum veremem dediğinizi koyuyorlar önce kapının önüne, öyle dur aman diyemeden anıların bölüşülüyor. Boşuna demiyorlar dünya malı dünyada kalıyor diye. Vaktiniz varken dağıtın hafifleyin. Çünkü o gün bunlar yalnızca acınızın eşyalara dökülmüş hali oluyor. Bir de içinizi görseler. ' İyi misin' lafının küfür gibi geldiği, 'bir ihtiyacın var mı' nın cevabının sadece O'na olduğu ama herşeyin boğazınızda düğümlendiği içinizi ah görseler bir de. Ölüm var, öyle bir var ki hemde düştüğü yeri yakıp etrafını da kül eden. Ölümden daha beter olanı bir annenin ölmesi. cefakar fedakar anne gibi dağ gibi taş gibi bir annenin ölmesi, koyman bir mezara üstüne toprak atan evladının gözyaşıyla dikmen üstündeki sevdiği çiçeği,kapatman kapıları ve bir daha seni balkonda bir sigara yakıp beklememesi, sevdiğin adama iş çıkışı ben annemlere geçiyorum sen de oraya gel diyememen. Teklifsiz habersiz gittiğin her an sonsuz sevgiyle karşılandığın bir kapının kalmaması. Yağan her yağmurda ıslanır mı diye gözlerinin dolması
ŞİİRİM BEN
Sabah kalktığımda hafif, korkak adımlarla merdivenlerinden indim. Kendime bir bardak su doldurup yavaşça dudaklarıma götürdüm. Soğuk su dudaklarımın kenarından süzülüyor ve sonunda halıya düşüp küçük, ıslak bir iz bırakıyordu. Başımı kaldırıp gözlerimi sabunluğun belli belirsiz ayrıntılarından alabildiğimde aynada kendimi gördüm. Yarım kalmış eski
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 27 days
ZİYA OSMAN SABA ŞİİRLERİ
Ziya Osman Saba, hakkında yazılmış biyografisini okuduğumdan bu yana merakla kendi eserlerini okumayı beklediğim bir yazardır. ilk olarak toplu şiirlerini içeren kitabı " Cümlemiz " geldi. ' Elimin altında olan Gazete ve dergilerde yayınlanmış makalelerini içeren " Konuşanlar bir hüzünle sesinde" ve bir dönemin hüznünü yansıttığını düşündüğüm öykülerden oluşan " Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" de yakın zamanda bünyeye katılır diye umuyorum. Metro yolculuğumda yanımda olan bu şiirleri okurken gözlerimin dolması bir an da olsa paniklememe sebep olmuştu. Öyle saf şiirler ki bunlar, içinde zerre kötü, zerre kötülük yok. Ölüm bile tatlı bir melek. Anne, baba, eş, çocuk, ev, sıcak yuva, kurulan hayaller, yitip giden yakınlar, Allah'a yakarışlar, ölümü kabullenişler, bekleyişler, selviler, sokaklar, komşular, kaldırım taşları, arkadaşlar ( özellikle Cahit Sıtkı Tarancı ), gökyüzü, ağaçlar... Sanki içine kötülüğün uğramadığı bir insan Ziya Osman Saba. Herkesin keşfetmesi dileğiyle...
Cümlemiz
CümlemizZiya Osman Saba · Can Yayınları · 2017468 okunma
Anne-babalar çocuklarına sevgilerini göstermek için toplar, bisikletler, türlü oyuncaklar almış olabilirler. Ama çocuk ağlıyordur: "Benimle kimse oynamayacak mı? Kimse benimle yürüyüşe çıkmayacak mı?" Çocuğa top almakla, topla birlikte oynamak arasında fark vardır. Bu çocuğun sevgi deposunun boş kalması veya dolması arasındaki farktır. Ebeveynler çocuklarını elbette ki çok severler ama bu yetmez. Çocuklarımızın sevgi ihtiyaçlarını karşılayacaksak, onların baskın sevgi dillerini konuşmayı öğrenmek zorundayız.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.