Annelerimizle babalarımızın söylediklerini pek umursamıyoruz. Zaten kesinkes bir şey söylemiyorlar. Kendilerinin de bir zamanlar genç olduğunu unuttular mı nedir? Galiba öyle, ben de anlayamıyorum, şaka yapsak ciddiye alıyorlar, bir şeyi ciddiye aldık mı da alaya alıyorlar.
Birini sevmem için her şeyden önce ona saygı, hayranlık beslemem gerek.
Reklam
"Ne zaman gökyüzüne, aya ve bulutlara baksam kendimi sakin ve umut dolu hissediyorum. Sanırım bu en iyi ilaç."
"Dünyanın bir yerinde insanlar açlıktan ölürken başka bir tarafında dağlar kadar çok besin israf ediliyor? Niçin insanlar bu kadar çılgın? Savaşlardan sorumlu olan sadece hükümetler ya da hükümetlerin başındaki birkaç kişi değil. Onlara bu yetkileri biz vermiyor muyuz? İnsanların içinde onları vahşete ve cinayete iten bir taraf var. İnsanoğlu tamamen değişmedikçe savaşlar olmaya devam edecek..."
“Gökyüzü ve güneş varken kendimi nasıl kötü hissedebilirim?” dedim kendi kendime. “Tanrı bizim mutlu olmamızı, bu dünyanın güzelliklerini görmemizi istiyor. O bize tüm zorlukların üstesinden gelmemiz için yardım ediyor.”
istekler, düşünceler, pişmanlıklar, hayal kırıklıkları içinde paralanıyorum.
Sayfa 255 - İş Bankası Kültür Yayınları, Anne Frank, Türkçesi: Can YücelKitabı okuyor
Reklam
Bir insanı onunla iyice bir kapışmadan tanımaya,ne mal olduğunu anlamaya imkân yok.O zaman içyüzlerini ortaya koyuyorlar.
Böyle gelmiş böyle gidiyor, hiçbir şey değişmiyor. Nedense hiçkimse kendi eksiklerini görmüyor. Önemli olan hep başkalarının hataları, İnsan isteyince , hata bulmak en kolayı.
Belkide “ katil “ çok!! İyi geceler…
"Söylesene bana, niye insanlar duygularını gizlemek için bu kadar uğraşıp duruyorlar?" - Anne Frank
Bazı insanlar,kendi çocukları yetmiyormuş gibi bir de başkalarının çocuklarını terbiyeye kalkışıyorlar.
Reklam
Onu ne kadar sevdiğimi kimseler bilmez;hâlâ aklımdan çıkmıyor.
Ik geloof dat ik het voorjaar in me voel , ik voel het lente-ontwaken, ik voel het in m’n lichaam en in m’n ziel. Ik moet me in bedwang houden om gewoon te doen, ik ben totaal in de war, weet niet wat te lezen, wat te schrijven, wat te doen, weet alleen, dat ik verlang… Sanırım, içimde bahar tomurcuklanıyor, bütün gövdemde adeta baharın kımıldandığını duyuyorum. Kendimi güç tutuyorum. Darmadağınım, ne okuyacağımı, ne yazacağımı, ne yapacağımı bilmiyorum. Ben de bilmiyorum neyi özlediğimi.
Sayfa 231 - Uitgeverij Bert BakkerKitabı okuyor
De zon schijnt, de hemel is diepblauw, er waait een heerlijke wind en ik verlang zo - verlang- naar alles... Naar praten, naar vrijheid, naar vrienden, naar alleen zijn. Ik verlang zo... naar huilen! Ik heb een gevoel in me of ik spring en ik weet dat het met huilen beter zou worden; ik kan het niet. Ik ben onrustig, loop van de ene naar de andere kamer, adem door de kier van een dicht raam, voel m'n hart kloppen alsof het zegt: 'Voldoe toch eindelijk aan m'n verlangen.' Güneş parlıyor, gökyüzü masmavi, harika bir rüzgar esiyor ve her şeyi özlüyorum - özlüyorum... Konuşmayı, özgürlüğü, dostları, yalnız kalmayı. Ben... ağlamak istiyorum! Patlayıvereceğim gibi hissediyorum ve ağlamanın durumu iyileştireceğini biliyorum; Yapamıyorum. Huzursuzum, bir odadan diğerine yürüyorum, kapalı bir pencerenin aralığından nefes alıyorum, kalbimin sanki 'özlemlerimi ne zaman dindireceksin' diyormuş gibi attığını hissediyorum.
Sayfa 230 - Uitgeverij Bert BakkerKitabı okuyor
Hoe ik me voel zou ik je niet kunnen zeggen. Het ene ogenblik verlang ik naar rust, het andere weer naar wat vrolijkheid.
Sayfa 227 - Uitgeverij Bert BakkerKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.