Sevgili Zeze;
Bu satırları, çocukluğumdan yazıyorum sana. Tutsak bir çocukluktan yazıyorum; yoklugun aç bir canavar gibi, her şeyi yuttuğu bir dönemden.
Canım Zeze;
Ben de çocukken yaramaz bir çocukmuşum. Ama seninki gibi masum değil. Kırardım ben de camları, pencereleri. Sonra annemi kızdırır, uyur numarası yapar ve kalkıp, annemin komşular
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz?
Siz
Siz dokuz taş oynamayı bilir misiniz? Biraz anlatayım isterseniz. İki kişi arasında oynanan oyun bir levhaya iç içe çizilen üç karenin kenar ortalarından birbirine düz bağlanarak oluşturulan çizim üzerinde, dokuzar taşla oynanan bir zeka oyunudur. Geçen gün kızıma oyuncak alırken gördüm modern halini, dijital levha üzerinde renkler yaldır yaldır,
Değerli dostum Turhan Yıldırım’ın öykü kitabıyla ilgili bir şeyler söyleme zamanı. Dostluğun gereği olumlu yönleri vurgulayıp daha sonraki kitaplarda artarak devam etmesine katkıda bulunmak, gözden kaçan veya yazar için çok önemli olmayan noktalara bir okur gözünden notlar düşmektir. Böyle bir giriş eleştiri ağırlıklı gibi görünmesin sakın. Kara
Uzuuunnnn yıllar yıllar önce..
henüz Bryan Adams "all for one ona for LOVE " türküsünü tellere dökmemiş zamanlar da .. Burnumuzla blok flütün "bak postacı geliyor " namelerini bir araya getirirken biz ...ve havluyu küvete banıp , en yakın arkadaş abilerini döverken..
ve hatta jennifer Beals ateşine tutulup "illede
-Anne ya, müzisyen olmak istiyorum.
-Bak bu terliği görüyor musun? Suratında konçerto çalarım bununla, o zaman tam müzisyen olursun. Otur dersini çalış!
Sonbaharın geldiğini imâ etmediği aksine esen rüzgarları ve yağan yağmurları ile alenen ben geldim dediği bir sabaha uyanmıştı. Sabah henüz erken olmasına rağmen gri bulutlar günün daha geç bir vakti gibi hissettirmişti.
Usulca üzerine sımsıkı sardığı yorganını açtı, yavaşça doğruldu, parmak uçlarını büküp açarak terliği boyunca minik adımlar