Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Annelik zor zanaattır, anne olanlar bunu kendi deneyimlerinden bilirler. Hep söylerim, "Çocukların kaderini en çok anneler yazar." Bir çocuğun nasıl bir annenin kucağına doğacağı her şeyden daha önemlidir, çünkü dünyayı annelerimiz üzerinden tanır ve hayata annelerimizin baktığı pencereden bakarız.
Reklam
Ah anneler, annelerimiz...
Annem herkes yiyinceye dek tek yudum almazdı. Aslında, onu yerken gördüğümü bile hatırlamıyorum.
Sayfa 22 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Borcluluq
Yaptığımız şeyleri zaten annelerimizden öğrendik. Neden hayatımızı onlar için bir şeyler yaparak geçirelim ki? Biz yaptığımız şeyleri kendimiz için yaparız. Annelerimiz için değil.
Anneler ve Babalar Günü ile ilgili bir soruya binaen:
… Anne ve babaların günle, haftayla sınırlandırılmış ilgiye daraltılmasını kabullenemeyiz. Annelerimiz ve babalarımızın önünde, hayatımızın tamamını feda etmeye hazır bir mantıkla durmak mecburiyetindeyiz. Bu açıdan ele alındığında ‘anneler günü’ kavramı, bari yılda bir gün onların olsun gibi bir mantığı yansıtmaktadır. Halbuki bizim inancımızda yılın bir günü değil, tamamı onlarındır. Maddeci batı kültüründe annelere tahsis edilebilecek oran ancak bir gün olabilmektedir. Bu noktayı kabullenemeyiz. …
"Ah şu modern anneler! Mutlulukta ve hayal kırıklığında bütün sorumluluğu çocukları yüklenir. Çünkü doğurdukları vakit her şey planlanmıştır." "Büyükannelerimiz şartlar elverdiğince sağ kalan çocuklarını korumak, kötü sağlık koşulları altında onları gözetlemekle mesguldü. Fakat modern annelerin işi gücü çocuklarının hayatlarını programlamak." "Bu nedenle büyükanneler daha az suçluluk duyuyor. Hasta olsun, engelli olsun,zekası kıt olsun fark etmiyor, çocuklarını daha çok kabullenip bağırlarına basıyorlar." "Annelerimiz bizim mükemmel olmamızı istiyor. Çünkü onların dünyasına bir plan dahilinde, hesaplı bir şekilde girmiş oluyoruz. Böyle olduğu için biz de bu durumu kanıksıyor, onları bile aşıyoruz."
Sayfa 122 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kadınlar olarak farklı hikayelerimiz olsa da hepimizin bugünkü kimliklerimize nasıl ulaştığımıza dair bir hikayemiz var. Hoşumuza gitse de, gitmese de bu hikaye genellikle en azından bazı biçimlerde annelerimiz tarafından şekillendirilir; annemiz fiziksel ya da duygusal olarak mevcut olsa da, olmasa da. Hem kendi kimliğimizi hem de kzıımızın nasıl birine dönüşeceğini düşünürken bu korkutucu gelebilir ancak size hatırlatmak isterim ki, kim ne derse desin, annemizin etkisi aslında bize sık sık söylendiği kadar belirleyici değildir.
Anneler, annelerimiz
Annemizin hiçbir zaman şoförü olmadı. Her zaman direksiyonda oldu. Kendi hayatını da, başkalarının hayatını da o yönetti. Kocasına asla bel bağlamadı, adam sorumsuzdu. Yol boyunca direksiyonu tutan annemdi hep. Dikkatli sürdü. Dikkatli olmak zorundaydı, arkada dört çocuk bagajda horuldayan bir koca vardı. Bizleri sakin limanlara ulaştırdı.
Annelik zor zanaattır, anne olanlar bunu kendi deneyimlerinden bilirler. Hep söylerim, "Çocukların kaderini en çok anneler yazar." Bir çocuğun nasıl bir annenin kucağına doğacağı her şeyden daha önemlidir çünkü dünyayı annelerimiz üzerinden tanır ve hayata annelerimizin baktığı pencereden bakarız.
Reklam
Annelik zor zanaattir, anne olanlar bunu kendi deneyimlerinden bilirler. Hep söylerim, “Çocukların kaderini en çok anneler yazar.” Bir çocuğun nasıl bir anne kucağına doğacağı her şeyden daha önemlidir, çünkü dünyayı annelerimiz üzerinden tanır ve hayata annelerimizin baktığı pencerelerden bakarız.
Sayfa 77
anneler, annelerimiz.. derdim ama evlendikten sonra yükleniyor otomatik :))
Sağlığı sıhhati yerinde fakat gündüz vakti evde erkek görme fobisini ne yapsa aşamadı bir türlü. Erkeklerin ortalıkta dolanması çarpıntısının tutmasına sebep oluyor her defasında, ciddi bir şey yok ama yine de panikliyor insan. Kaç uzmana danışırsa danışsın, ne Şehriban Teyzem ne Pakize Abla ne de büyük halam... Yaramadı anneme hiçbiri. Allah'tan ki babamlar sabah çıkıyor, akşam giriyor.
Kabul etmeliyiz ki, içinde bulunduğumuz çağda çocuklarımızla 'bağ kurmak için daha çok gayret etmemiz gerekiyor çünkü bağ kurmanın temel kavramları olan insanlarla yakın ilişki, normal doğum, beraber yatma, anne sütü alma, hayatın ilk yıllarını anne ile yakın temasta geçirme gibi olgular günümüzde çok daha zor. Bizlerin çocukluğunda annelerimiz hiçbir kitap okumadan, bilgi sahibi olmadan bu doğal bağ kanallarına zaten zamanın doğal şartları nedeniyle sahipken, bizler sezaryen doğumun yoğun olduğu, çocukların biberondan mama emdikleri, küçük yaşlarda kreş hayatıyla tanıştıkları, çoğunlukla çalışan annelerden ebeveynlik gördükleri bir zamanın anneleri olarak daha çok emek vermek ve gayret etmek zorundayız.
Sayfa 116
Sokaklar en büyük eğlence mekânımızdı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı. Oyunu bırakmamak için aç kaldığımız bile olurdu. Anneler bu durumu bildiklerinden, kardeşlerimizle ya da diğer arkadaşlarımızdan biriyle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlayıp gönderirlerdi. Mahallemizdeki teyzeler, annelerimiz gibiydi. Susayınca evlerine girer su içerdik ya da pencerelerinden sürahi ve bir bardak uzatırlar, hepimiz suyumuzu aynı bardaktan kana kana içerdik. (Elbette ki içtiğimiz musluk suyu.) Evine sadece çişi gelenler gider (üşenenlerimiz boş bir arsaya işeyiverirdik,) ve elinde mutlaka yiyecek bir şeylerle dönerdi. Anneleri kendi çocuğuna ne verdiyse bizlere de aynısından gönderirdi. Bazen bir kurabiye, bazen bir meyve veya bir dilim ekmek üstüne sürülmüş Sana yağ...
Köyde bir kız okulu kurma tutkum benim için çok değerli, bu fikir bana neredeyse Allah'tan gelen bir hediye gibi çünkü ben de kızları eğitmek, onları öğrenmeye teşvik etmek için bir yol bulmaya çalışıyordum. Köylerdeki anneler onlara yardımı olacak hiçbir şey yapmıyor çünkü ellerinden bir şey gelmiyor. Bir kızın ev işlerine yardım etmesi gerektiğinden, baba onun için bir eğitim planı da yapmıyor. Burada işler böyle. Yaşadığım ücra yörede bir kız annesinden ne öğrenebilir? Çapati ekmeği yapmak, pirinç ve mercimek pişirmek, çamaşır yıkayıp onları palmiye ağaçlarının gövdelerinde kurutmak, hayvanlar için çim biçmek, buğday ve şeker kamışı toplamak, çay demlemek, küçük çocukları uyku ya yatırmak, tulumbadan su çekmek... Bizim annelerimiz bütün bunları bizlerden önce de yaptı, tıpkı annelerinin onlardan önce yaptığı gibi... Evlenip çocuk sahibi olma zamanı gelince, kadınlar için hayat nesiller boyu böyle devam edip gider. Şehirlerde ve hatta diğer eyaletlerde kadınlar okuyabilir, avukat, öğretmen, doktor, gazeteci olabilir. Ben bunlardan bazılarıyla tanıştım ve bana hiç de rezil insanlar gibi gelmediler. Ebeveynlerine ve kocalarına saygı duyuyorlar ancak bilgili oldukları için kendileri adına konuşma hakkına sahipler. Bana göre cevap basit: Kızlar bilgilendirilmeli ve bu en kısa sürede, anneleri onları kendi yetiştirildikleri gibi yetiştirmeden önce yapılmalı.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.