Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Annemarie Schimmel: "Araplar ne kadar beliğ ve muhteşem, şiirleri de ne kadar mükemmel olursa olsun, onlar için bile Kur'an'la kıyaslanabilecek bir vahiy getirmek imkânsızdı."
Yahudi ve Hıristiyan dinleri alanında kadının küçümsenmesi ve geleneksel olarak değersizleştirilmesinin ahlâkî temeli Eski Ahit'teki (1. Musa 3) o bilinen ananevi günahtır; burada "kadın" kötülükle aynîleştirilmektedir. Buna karşılık İslamî gelenekte "Havva asla Adem'in günahının sorumlusu yapılmamıştır." diye vurguluyor haklı olarak Annemarie Schimmel (bkz. Mystische Dimensionen des Islam a. a. O., s. 608). Ayrıca Müslümanlar, "Ortaçağ Hıristiyan yazarlarınım kadımlar ve onlarım lanetlenmesine dair kaleme aldıkları tiratlardaki gibi nefretin nadir rastlanan yüksekliklerine ulaşamamışlardır." Ortaçağ rahiplerinde rastlanan o nefret hissi, "Hz. Peygamberin kadımlara olan sevgisi, birkaç kez izdivacı ve dört kızından dolayı" imkânsız hale gelmiştir (Ebd. s. 603).
Reklam
Allah, maddeden ayrı telakki edilemez ve O başka hiçbir maddede mükemmel olmadığı kadar beşerî maddede ve erkekte mükemmel olmadığı kadar kadında kamilen tecellî etmektedir. Çünkü O, yani Allah, ya fail zaviyesinden veya münfail zaviyesinden veya her iki zaviyeden müşahade edilmektedir. Bu sebeble, bir erkek, Allah’ı kendi şahsında, kadının erkekten vücûd bulduğu hakikati zaviyesinden bakmak üzere temaşa ederse, o zaman o Allah’ı, fail olduğu bir zaviyeden murakabe eder; ve kadının erkekten vücüd bulduğunu ihmal ederse, o zaman Allah’ı, münfail olduğu bir zaviyeden temaşa eder, çünkü o Allah’ın mahluku sıfatı ile, Allah’a münasebetinde mutlak münfaildir. Ancak o Allah’ı kadında temaşa ederse, bu takdirde o, Allah’ı hem fail hem de münfail zaviyesinden temaşa etmiş olur. Kadının suretinde tecellî eden Allah, erkeğin rûhu üzerinde tam hakimiyete sahip olduğu hakikatinden hareketle ve erkeği kendisine hepten ve külliyen teslim olması ve kendi tahakkümü altına alması için sevk ettiğinden, faildir; ve Allah münfaildir de, zira, Allah kadında tecellî ettiğinde, erkeğin iradesi altında olduğundan, onun emirlerine tabidir. Bu sebeple Allah’ı kadında görmek demek, Onu bu zaviyelerin her ikisinde görmek demektir; bu tarz bir temaşa ise, Onu tecellî ettiği, diğer bütün farklı suretlerde temaşa etmekten daha mükemmeldir.
Sayfa 104 - ibn-i arabî
Sadece cüz Küll’ü aramıyor, Küll de kendisinden ayrılmış cüz’ü arıyor.
Sayfa 179
“Enel-Hak” demeyi herkes büyük davadır zanneder. “Enel-abd” davası büyüktür. “Enel-Hak” davası azim tevazudur. Zirâ “Ben abd-i Hudayım” diyen kimse, iki mevcud isbat eder. Birisi kendisi için ve diğeri de Hüda içindir. Fakat “Enel-Hak” diyen kimse, kendisini yok edip ve ber-hevâ eyleyip “Enel-Hak” der; yani “Ben yokum, hep O’dur; Huda’dan başka mevcut yoktur; ben külliyen adem-i mahz ve hiçim” der. Bu makamda tevazu ziyâdedir...
Sayfa 164 - rumî
Çiğ kişiyi, “hicran” ateşi pişirir budur onu kurtaran riyadan...
Sayfa 152 - rumî
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.