Ağrı bugünlerde çok soğuk anne. Cehennem gibi soğuk. Hani hep derdin ya beni okula yollarken oğlum üstünü kalın giy sonra üşütürsün, hastalanırsın. Fakat ben son günlerde hiç üşümüyorum anne. Üşümeyi bile unuttum artık, bütün savunmasızlığımla maruz bırakıyorum kendimi rüzgâra, soğuğa, yağmura. Üşüdüğümü bile hissetmiyorum anne. Üşümekten önce hissedilecek o kadar çok şey var ki sevmek gibi, yenilmek gibi, beklemek gibi, sürüncemede kalmak gibi. Ben, bu sonu gelmez gibilerin arasında bir virgül gibi öylece kalakaldım anne. Bir ünlem hatası olmalı bu işte diye söyleniyorum çoğu zaman, artık virgül olmamalıyım bu gibilerde. Ben artık üşümüyorum anne, onca varoluş hengamesi içinde üşümeyide bıraktım. Yaşadığımı duyuyorum. Bir yerlerden bir ses hişt hişt yaşamaktasın halen umut var diye duyuruyor bunu sürekli. Fazla Sait Faik okumaktan mıdır bilemedim, her yerde bir hişt hişt sesi bırakmıyor peşimi.