Basat der : Yok ak sakallı aziz baba, varırım dedi, dinlemedi . Okluğundan bir tutam ok çıkardı , belinde soktu , kılıcını hamayıl kuşandı , yayını omzuna taktı , eteklerini kıvırdı , babasının , anasının elini öptü, helalleşti , hoşça kalın dedi.
Tepegöz'ün olduğu Salahana Kavası'na geldi. Gördü ki Tepegöz güneşe karşı arkasını yermiş, yatıyor. Çekti , belinden bir uç çıkardı , Tepegöz'ün bağrına bir ok vurdu. Ok geçmedi , parelendi. Bir daha attı , o da pare pare oldu.
Tepegöz kocalara: Bu yerin sineği bizi usandırdı dedi.
Basat bir daha attı, o da parelendi, bir parçası Tepegöz'ün önüne düştü. Tepegöz sıçradı baktı, Başat'ı gördü .Elini eline çaldı , kas kas güldü . Kocalara der: Oğuz'dan yine bize bir turfanda kuzu geldi dedi. Basat'ı önüne kattı, tuttu , boğazından sallandırdı , yatağına götürdü , çizmesinin koncuna soktu, der :Bre kocalar , ikindi vakti bunu bana çeviresiniz yiyeyim dedi , yine uyudu.
Basat'ın hançeri vardı , çizmeyi yardı , içinden çıktı , der: Bre kocalar bunun ölümü neredendir?
Dediler: Bilmeyiz , ama gözünden başka yerde et yoktur dediler.
Basat Tepegöz'ün başının ucuna geldi , göz kapağını kaldırdı. Baktı gördü ki gözü ettir. Basat der : Bre kocalar , şişleri ocağa koyun kızsın dedi . Şişleri ocağa bıraktılar, kızdı . Basat eline aldı, adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, şişleri Tepegöz'ün gözüne öyle bir bastı ki Tepegöz'ün gözü helak oldu. Öyle nara vurdu, haykırdı ki dağ ve taş yankılandı. Basat sıçradı, koyunun içine mağaraya düştü