Kilam: Dengbêjlerin genellikle bir çalgı aleti olmaksızın icra ettikleri, stran türüne göre daha uzun olan anlatı içerikli müziklerdir. Kilamlar geleneksel yaşamı yansıtan, görece daha eski, içerik bakımından daha zengin konulu epik müzik metinleridir. Anonim olan kilam metinlerinde aşkın yanısıra savaşlarda gösterilen kahramanlıklar, töreler, örf ve adetler uzunca yer tutabilir.
İncilleri kim/kimler yazdı?
"Geleneksel Incillerin anonim metinler oldukları kabul edilmektedir. Her ne kadar bugün bile bilhassa geleneksel cevrelerde hâlâ incillerin havariler ve ögrenciler tarafindan yazıldığını ileri süren cılız bazi sesler duyulmakta ise de, ciddi bilim insanlarinin hemen hepsine göre incillerin yazarları ve nerede yazıldıkları bilinmemektedir."
Reklam
Kısmet nerde ise çeker, iletir, Kim bilir ki nerde kalır ölümüz.
Sayfa 105 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 13.Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
Ölüm acısı...
… (Gılgamış) Benim canımdan ileri arkadaşım, Canımdan ileri Enkidu, Benimle ne güçlüklere katlanan kardeşim Gitti bütün insanların ortak yazgısına! Üstüne kapanıp gece gündüz ağladım, İzin vermedim gömülmesine Yedi gün yedi gece boyunca Belki uyanır çığlıklarımdan diye Kurtlar düşünceye değin burnundan! Onun ölümünden sonra görmedi gözüm dünyayı Bir avare gibi dolanıp durdum yaban yazıda…
Birleştirici etkenlerin en kolay bulunanı ve en geniş kapsamlısı nefrettir. Nefret, bir insanı kendi benliğinden koparıp ayırır, ona gönencini ve geleceğini unutturur, onu kıskançlıklardan ve yalnızca kendisini düşünmekten kurtarır. Kendi benzerleriyle kaynaşarak tek bir ateşli kitleye katılmak için yanıp tutuşan, anonim bir parçacığa dönüşür. Heine, Hıristiyanca sevginin başaramayacağı şeyin ortak bir nefretle sağlanabildiğini ileri sürer.
Sayfa 118Kitabı okudu
Hey kral, senin hiç yılmadan böyle bir ileri bir geri gidişin harika. Sana teselli olarak bir öykü anlatacağım. Dinle!
Reklam
. 28 Temmuz 1933 Vizyonunuzu, hayat felsefenizi yanınızda taşıyorsunuz, o her zaman sağlam, gerçek, somut ve yaşamsal bir şeydir. Ruhsal olarak konuşursak, şekilsizim. Darwinci bir imajı kullanmak gerekirse, renk uyumu konusunda sıkıntı çekiyorum. Manzaranın donukluğunu, günün uyuşuk sıcağını, kayaların çorak manzarasını, şehirden şehire durmaksızın ve durmadan ileri geri akan insanlığın anonim akışını üstleniyorum. Ben hastalık derecesinde değişkenim. . . .
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
BİLANÇO TABLOSU BİR MUHASEBE
Görüşlerimi toparlamaya hazırlanırken, bu bölümde birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Öncelikle, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları her şeyi kötülemek gibi bir niyetim olmadığını söyleyeyim. İnsanoğlunun yaptığı her işte olduğu gibi sömürgeciliğin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Hindistan'daki bütün İngiliz yetkililer Clive
Dede Korkut hikayeleri alıntılar bölüm 10
Oğuz bir gün yaylaya göçtü. Aruz'un bir çobanı vardı. Adına konur koca Sarı Çoban derlerdi. Oğuz'un önünce bundan evvel kimse göçmezdi. Uzun pınar denmekte meşhur bir pınar vardı, o pınara periler konmuştu. Ansızın koyun ürktü Çoban erkekçe kızdı , ileri vardı . Gördü ki peri kızları kanat kanada bağlamışlar uçarlar . Çoban, kepeğini üzerlerine attı, peri kızının birini tuttu .Tamah edip derhal cima eyledi.Koyun ürkmeye başladı, çoban koyunun önüne seğirtti . Peri kızı kanat vurup uçtu , der:Çoban yıl tamam olunca bende emanetin var, gel al. Amma Oğuz'un başına zeval getirdin dedi. Çobanın içine korku düştü , amma kızın derdinden benzi sarardı.
Sayfa 135 - Basat'ın Tepegöz'ü Öldürdüğü Boyu Beyan Eder Hanım Hey! ,Cima : cinsel ilişkiye girmeKitabı okudu
Reklam
“Güneş gökyüzünde durdukça tanrılar sonsuza dek yaşarlar. Ancak, insanın günleri sayılıdır. Onların ettikleri hep havadır. Sen daha buradayken ölümden korkuyorsun. Yiğit ruhundaki gücün sana yararı ne? Öyleyse, seni ben götüreyim de, ağzın bana: “İleri git! Korkma” diye çağırsın. Kendim ölürsem adımı yükseltirim, ‘Ejder yapılı Humbaba’nın düşmanı Gılgamış ölmüştür,’ derler.”
Yanaklarım çökükse içkicibaşı, yüzüm süzülmüşse, üzgünsem, yorgunsam böyle, karnım acı doluysa, görünüşüm çok uzaktan gelenin görünüşü gibiyse, yüzümü karatmışsa günün sıcağı, gecenin ayazı, (...) dolaşıp durdumsa yaban yazıda, ölüm korkusuyla dolaşıp durdum, gönüldeşimin başına gelen iş çökertti de beni yollara düştüm, dolanıp durdum yaban yazıda, susmak elimde mi? dayanmak elimde mi? Canımdan ileri arkadaşım çamura döndü, Enkidu, canımdan ileri kardesim çamura döndü! Onun gibi yatmam gerekmez mi benim de, kalkmamak üzere yatmam gerekmez mi benim de?
Ey biçâreler! Nereye kaçarsınız. Ölüm size vaad olunmuştur. İleri geri gitmez. Alemleri yaratan Rabbiniz size eceliniz geldiğinde, göz açıp yumuncaya kadar vâde vermez. Mukadderden ne ziyade ne de eksik olur. Hak Teâla emrini her ne yerde hüküm etti ise, o kişi malını ve evladını ve iyalini bırakıp o diyara gider.
Sayfa 320
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
210 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.