Aynı cevap üçüncü kez verildi: "Ateş nasihat değil, cezadır." Şaşkınlığım artıyordu. Kafasını kaldırdı ve o anda bu adamı tanıdığımı fark ettim. Bir süre önce gece yarısı bir apartman girişinde karşılaştığım adamdı bu. Doğrusu böyle bir yerde karşılaşmayı hiç ummuyordum. Aslında bir daha karşılaşacağımızı da ummuyordum. "Senin ne işin var burada?" "Ateşe vermek değil, oturup bir bir anlatman gerekirdi." "Buraya nasıl düştüğümü kimden öğrendin?" "Sözü yeteri kadar kullanmadın. Doğrunun ne olduğunu biliyorsan, onu taşımanın zorluklarını da göze almalısın." "Olanları nereden biliyorsun?" Ona soru sormamın bir faydası yoktu. Ben ne sorarsam sorayım o istediği cevapları veriyordu. Soru sormamışım gibi ne isterse onu anlatıyordu.
"Cahil birinin cahillik etmesin­de şaşılacak ne var? O cahil insandan, seni üzen yanlış davranışı beklemediğin için suç sendedir. Çünkü onun bu kötülüğü işleye­bileceğini anlaman için yeterince araçla donatmıştır seni aklın ve gözlemlerin. Ama bunu unutmuşsundur , bunun için kendine değil de onun bu davranışına şaşıyorsundur . Birini sadakatsizlik ya da vefasızlıkla suçladığında, dikkatini kendine çevir , çünkü suçun sende olduğu açıktır: O karakterde birinin sözünü tutaca­ğına güvendiğin için... Ya da ona iyilik yaparken bunu karşılık beklemeksizin yapmadığın için ... Ve ödülü, salt o eylemi yapmak­la aldığına inanarak iyilik yapmadığın için ... Suçlusundur . "
Sayfa 36
Reklam
“Sen ilk olabilirsin," dedi ona. "İnanman gerek. Yoksa asla gerçek olmaz.”
Gitgide daha ciddi, daha bilmiş, daha kibirli, daha yapmacık ve daha sevimsiz insanlar olduk. İnsan ilişkilerinin, dostlukların, arkadaşlıkların neşesi kalmadı. Samimiyet bugün altın değerinde. İnsana has en güzel, en kolay, en tatlı meziyetlerden biri olan ve sahip olmak için en ufak bir çaba gerektirmeyen bir şey samimi olmak... Samimi olduğunda sen oluyorsun, başkasına benzemen gerekmiyor, kendini sevdirmek için çabalaman, kendini anlatman gerekmiyor. Yaşıyorsun, olduğun gibi... Karşındaki de kendi maskelerini çıkartıyor... Herkes, her şey, olduğu gibi...
Sayfa 34
Hayatı anlaman gerekmiyor. Yaşaman yeterli.
Sayfa 214
"Hayatı anlaman gerekmiyor. Yaşaman yeterli."
Sayfa 214 - Domingo yayınları 25. Baskı Çeviren: Kıvanç GüneyKitabı okudu
Reklam
“ Hayatı anlaman gerekmiyor . Yaşaman yeterli . “
"Şunu anlaman gerek,valkyrie,artık umurumda bile değilsin.aslında ölmeni çok istiyorum ve seni Öldüren kişi be olmalıyım."
""Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkansızlaşır."
Aradığın cevap Andaman Denizi'nde veya Aynaroz'da değil, senin içinde.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
Anlaman için de okuduklarını ezberleyecek değilsin. Sende kalan tortu; bir mantık, diyalektik bir düşünme yöntemi kazandıracaktır sana.
... anlaman gerekiyor ki insan sevgisi yürekte , karın boşluğunda , belde olmaz, burda olur ! Von Koren alnını tokatladı.
“Sanırım anlaman gereken bir şey var. Bazı insanlar­ da matematikçi olmak için gerekli entelektüel kapasite yoktur"
Kronik kitap
Satrançta kazanmak istiyorsan,bir şeyi anlaman lazım.Anlaman gerekense şu: Oyun bitene kadar hiçbir şey bitmiş değildir.Elinde tek bir piyon kalmış olsa bitmez.Bir tarafta tek bir piyon ve şah varken,karşı tarafın bütün taşları duruyor olsa da,oyun devam eder.Sen bir piyon olsan da - ki belki hepimiz öyleyiz- piyonun en sihirli taş olduğunu asla unutmamalısın.Ufacık ve sıradan bir şey gibi görünebilir ama öyle değildir.Çünkü hiçbir piyon piyondan ibaret değildir.Bütün piyonlar kozadan çıkmayı bekleyen birer vezirdir.Senin tek yapman gereken,ilerlemeye devam etmenin bir yolunu bulmaktır.Her seferinde tek bir kare.Bu şekilde karşıya geçip bütün güçlere sahip olabilirsin.
Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında henüz anlaman gerekenlerin eşiğine varmış olacaksın.
Resim