Ben, Oliver’ım ve bütün önemli şeyleri anımsıyorum. Bellek konusunda belirtilmesi gereken şu: Kırk yaşını geride bırakmış çoğu kişinin, belleklerinin eskisi kadar iyi olmadığı ya da arzuladıkları kadar iyi olmadığı konusunda sızım sızım sızlandıkları dikkatimi çekti. Açık konuşmak gerekirse şaşırtmıyor bu beni: Bu kişilerin belleklerine depoladıkları saçma sapan şeylerin miktarını bir bilseniz. Gözlerinizin önüne ağzına kadar ıvır zıvırla dolu bir çöp kutusu gelirin: Hiçbir özelliği olmayan uzak çocukluk anıları, 5 milyar spor karşılaşmasının sonucu, sevmedikleri insanların yüzleri, pembe dizilerin hikâyeleri, kırmızı şarap lekesini halıdan nasıl çıkarırsınız türünden yararlı ufak bilgiler, milletvekillerinin adları, işte bu tür bir sürü zırva. Acaba belleğin bu çeşit zırvalara ihtiyacı olduğu sonucuna, ne tür bir sapkın kendini beğenmişlikten ötürü varmışlardır bu kişiler?
Bir an için, anımsama organını, kalabalıktan dolup taşan bir son duraktaki bir emanet görevlisinin yüz çizgileriyle hayal edin ve diyelim ki bu görevli, sizin kıçıkırık bavullarınıza onlara bir daha ihtiyacınız olana kadar da göz kulak olsun. Ve şimdi de ondan göz kulak olmasını istediğiniz şeyleri bir düşünün! Ve bu kadar az para karşılığında! Ve bu kadar az teşekkür için! Tevekkeli değil, çoğu zaman insanın karşısına hizmet verecek biri çıkmıyor.