“ oğlum olduğunda ve anlayacak çağa geldiğinde tüm bunları ona anlatacağım. Ama bileceğim ki anlamayacak ya da anlamak istemeyecek ve benim yaptığım şeyleri o da yapacak. Hatta belki de miyav miyav kedileri ile birlikte yaşayan zavallı bir kocakarıyı öldürecek ve ben onu engelleyemeyeceğim. o da kendi oğlunu engelleyemeyecek ve dünya sonuna kadar hep böyle dönecek, dönecek, dönecek. Sanki kocaman devasa biri, mesela Koca Tanrı, dev elinde kokmuş, pis bir portakalı döndürüyor, döndürüyor, döndürüyor.
-Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim...
-Pencereyi açın da içeri temiz hava girsin, taze fikirler girsin, yeni bir hayat tarzı girsin...
-Güven, arkadaşlık gibi sözcüklerin modası geçmişti anlaşılan...
-İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar...
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,5bin okunma
“ ama gençlik hayvanlar gibi davranmaktır. Hayır, tam olarak hayvanlar gibi değil de, daha çok küçük oyuncaklar gibi davranmaktır. Hani sokaklarda satarlar ya, içinde mekanizması, dışında da anahtarı olan küçük teneke adamlar vardır, anahtarını grr grr grr kurarsın, bırakırsın yürür gider ya kardeşlerim. Ama düz çizgide gider ve tabii bir şeylere toslar, düz gider tos tos toslar, yaptığından vazgeçmez. İşte genç olmak, bu küçük makineler gibi olmaktır.”
“Aydınlıktan karanlığa geçerken, bu dünyada benden yana kimsenin olmadığını o müziğin ‘yeni dostlarımca’ beni intihara sürüklemek için kullanıldığını anlar gibiydim. Kişisel çıkarlar, iktidar hırsları için beni harcamışlardı.”