Türkler, Orta Asya'nın kuzey doğu bölgesinde bulunan Baykal Gölü'ne dökülen Orhun ve Selenge ırmakları boylarında ortaya çıkmış, ancak atı bir ulaşım aracı olarak kullanmayı başardıklarından, bütün Orta Asya'ya yayılmışlar ve egemen olmuşlardır.
Sayfa 25 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Türklerin islamiyet'i kabul etmesiyle birlikte, Türk yaşamı her yönüyle ciddi bir değişim evresine girmiştir. Maddi ve manevi tüm kültür değerlerine ve yaşayış biçimine yansıyan bu yeni inanç yapısı, Türklerin mitolojik algılarını da değiştirmiştir. Bu nedenle Islamiyet'ten önceki şamanist öğelerin ağır bastığı değerlerin yerini, İslami öğeler almaya başlamıştır.
Sayfa 118 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Erken dönem Türk kaynaklarının esasını üç unsur teşkil eder. Sözlü kaynaklar, arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar. Sözlü kaynaklar bütünüyle mitolojik kaynaklar olan destanlardır. Bu destanlar oluşturulduktan asırlar sonra kaleme alınmıştır. Arkeolojik buluntular zaman içinde peyderpey bulunarak tarih için ipucu teşkil etmişlerdir. Yazılı kaynaklar ise birinci dereceden önemli ve kabul gören kaynaklardır. Fakat erken dönem için Türk tarih yazıcılığından bahsetmek mümkün değildir.
Sayfa 29 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Destan bir ferdin, bir sanatkârın değil milletin ortak dehasının ve zekâsının ürünüdür.
Sayfa 14 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Destanlar, bir milletin geçmişteki kadim varlığı ve bu varlığın, geleceği aydınlatmak için seferber edilmiş kültürel birikimin toplamıdır.
Lokman Hekim doktor ve eczacıymış. Dükkânında her türlü hastalığın devası olan ilaçlar varmış. Hastalar içeri girdiklerinde, hastalıklarına iyi gelecek olan ilaç şişesi sallanırmış. Birgün, içeri birisi girmiş. Ancak hiçbir şişe sallanmamış. Lokman Hekim, bunun üzerine: “Senin hastalığının çaresi yok, öleceksin.” demiş. Adam ölümden kurtuluşun olmadığını öğrenince çok üzülmüş. Her şeyini satmış. Yanına bir at, tüfek ve av köpeği alarak dağlara çıkmış. Vurduğu hayvanları yiyip, yörüklerden yoğurt, süt alarak yaşıyormuş. Bu arada hastalığı da iyice artmış. Bir ağacın altına gelmiş. Atını bağlayıp köskelmiş. O sırada bir yörük kadını, bir tas sütü saylığa koymuş. Yılanların sütü sevdikleri bilinir. Tasa yaklaşan bir yılan, sütü içmiş, sonra da zehrini süte kusmuş. Tas, yemyeşil olmuş. Ağrıları iyice azan adam: “Gidip şu zehri içeyim de ölüp kurtulayım.” diyerek zehirli sütü içmiş. Bir süre sonra ishal olmuş ve kusmaya başlamış. Ancak oldukça hafiflediğini hissediyormuş. Ölmek için içtiği zehirden sonra daha iyi olduğunu görmüş. Gün geçtikçe iyileşmiş ve hastalığı tamamen geçmiş. Lokman Hekim’e gidip: “Sen, bana öleceğimi söylemiştin. Ama ölmedim.” demiş. Bunun üzerine Lokman: “Ben, sana ala ineğin sütünü nereden bulayım, sütü yılana içirip, nasıl tasa kusturayım. Hastalığının çaresi vardı; ama bu ilacı temin etmek zor olduğu için öyle dedim.” diye cevap vermiş. O gün bu gündür tas ve yılanın eczacılık ve tıp biliminin simgesi olması, halk tarafından Lokman Hekim’e dayandırılır .
Sayfa 212 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
LOL
Devenin Arap için önemi ne ise atın da Türk için önemi odur.
Alp Er Tunga Sagusu
Begler atlarını yordu, Kaygı onları durdurdu, Benizleri,yüzleri sarardı, Sanki safran dürtülür.
Sayfa 109Kitabı okudu
İnsanın bütün yaşamı doğanın ona verdiği yeteneklerin geliştirilmesiyle mümkündür
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Türklükte kadın
Türk destanlarında kadın bazen evin reisini üstlenir ve erkeğinin en büyük destekçisidir O da gerektiğinde erkeği ile Ata binip ava gider ve her türlü tehlike karşısında uyanık olur erkek Kahraman kadar yiğitlik özelliğine sahiptir Göçebe toplum yapısı içinde ata binen Kılıç kuşanan ok atan ava çıkan kadın destan kahramanları benzer yapıya sahip Altay yöresi destanlarında bulunur.
Sayfa 161 - Mitoloji tarihiKitabı okudu
Destanlar, bir milletin geçmişteki kadim varlığı ve bu varlığın, geleceği aydınlatmak için seferber edilmiş kültürel birikimin toplamıdır.
Alper Tunga
Zaman fena gevşedi Zayıf kötü davrandı Erdemlik yine savıldı Dünya beği yok olur.
Sayfa 109Kitabı okudu
Türk Mitolojisi
Mitoloji eski Yunan da geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi gibi bir anlam barındırmaktayken ,zamanla Doğu dillerinde efsane, Batı dillerinde ise mit anlamı kazanmıştır
Sayfa 18 - Mitoloji tarihi yayınlarıKitabı okudu
280 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Türk Mitolojisi
Türk Mitolojisi
Türk Mitolojisi
Anthony E. Ocean
Anthony E. Ocean
Kitap kısa kısa Masal ve öykülerden oluşmakta bazen benzer anlatılara yaşadığımız yerler de ki, kimi bölgelerde de rastlamakta benzer masalları büyüklerimizden sıkca dinlediğimizi anımsarız. Anadolu Söylenceleri (Mitleri) Anadolu'da dağların, taşların, ağaçların, Nehirlerin ve insanların söylenceleri hikâyeleri ve efsaneleri hepsi de birer ibret numunesidir. Bu efsaneler yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Bu efsaneler kendi başlarına Anadolu mitolojisini teşkil edecek kadar çok derindir. Ne söylenenleri ne de zamanları belli olmayan bu efsanelerin hepsi de birbirinden değerli ve ilgi çekici niteliktedir. Kimi türkülere, şarkılara, romanlara konu olan efsaneleri, yediden yetmişe herkes bir miras gibi sahiplenmiş ve anlata gelmiştir. İbret dolu yönleriyle ahlaki derslerve hatta zaman zaman ödevler verir bu efsaneler. Toplumların manevi tarafını güçlendirir. Uzun kış gecelerinin en güzel eğlencesi olan bu kadim miras, modern zamana ve onun ağır teknolojisine bile direnmeyi başarmıştır. Efsaneler ilk bakışta gerçek üstü anlatıma sahip öyküler gibi görünse de onlar aslında olağandışı olayları yorumlayan halk hikâyeleridir. Hepsinde onur, erdem ve derin bir sevgi vardır. Zaman değişir, asırlar geçer fakat her biri birer şahaser niteliği taşıyan bu efsaneler asla unutulmaz. S. 194 -194
Türk Mitolojisi
Türk MitolojisiAnthony E. Ocean · Olympia Yayınları · 2022174 okunma
170 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.