Felsefenin sağladığı şey bilgi değil, kavrayıştır.
Küre
"Devlete ihanet asla başarıya ulaşamaz. Neden mi? Çünkü başarıya ulaşırsa kimse ona ihanet demeye cesaret edemez."
Küre
Reklam
Bir zamanlar bilimlerin kraliçesi olarak anılan, sonraları bilimin hizmetkarı olarak görülen felsefeyi, bilimlerin rahmi ve ebesi olarak düşünmek belki en doğrusu olacaktır.
Küre
Felsefe, evren hakkında yeni gerçekler elde etmeye dayalı bir bilgi artırma meselesi değildir; filozof diğerlerince inkar edilecek bilgilere sahip değildir. Felsefe bir bilgi meselesi değil, bir anlama meselesidir yani bilinenlerin organize edilmesi meselesidir. Çünkü felsefe her şeyi kuşatıcı bir bilgidir. Kendi alanında evrenseldir. Bilginin organize edilmesi talebi öyle zorlu bir iştir ki ancak dahilerce başarılabilir. Dahi olmayan bizler için felsefeyle ilgilenmeyi mümkün kılan tek yol, geçmişin büyük filozoflarının zihin yapılarını anlamaya çalışmaktır.
Küre
Aslında felsefe, dahi insanların bireysel çalışmalarından oluşur.
Küre
On güneşli, on gün, bir hafta...
Böylelikle antik Çin takviminde haftanın on günden oluşmasının sebebi on güneşin varlığına duyulan inançtır, denilebilir. Yani, her gün için bir güneş bulunmaktadır.
Sayfa 659 - İnsan Yayınevi / Çin Mitolojisi (635-670) / M. Orman KaratosunKitabı okuyor
Reklam
.. en iyi ruh, kuru ruhtur ve ruh nemlilikten uzak tutulmalıdır .
Uygarlık nedir?
Nedir o halde uygarlık dedikleri? Uygar sözcüğü, Yunancada, evcilleşmiş, işlenmiş, aşılanmış anlamına gelir. Uygar insan, aşılanmış insandır, daha besleyici ve daha tatlı meyveler versin diye kendi kendini aşılayan insandır. Uygarlık; insan yaşamını korumak, doğa güçleri karşısında onu daha bağımsız kılmak; öğrenildikçe birer öz savunma aracı olan, ama ilkel yaşamın bilgisizlik evresinde, fiziksel yasalarının insanı yaralamaktan öteye geçmediği bir dünyada yaşamı sağlama almak amacıyla yapılmış buluş ve keşiflerin tümüdür. İnsan yaşamını korumak, ama aynı zamanda onu güzelleştirmek, halkın refahını artırmak, insanlar arası ilişkilerin giderek daha dengeli bir biçimde ve ağır ağır geliştiği bir toplumda yaşama sevincini çoğaltmaktır. Ve nihayet, topluluk halinde yaşayanların bir arada tadına vardıkları sanatın pratiği içerisinde insanı geliştirmek, yepyeni yaratılar için tükenmez kaynak oluşturan bilim ve sanatın yeni baştan düşünüp kurguladığı kültür dünyasının da içinde yer aldığı, aynı zamanda hem gerçek hem de düşsel olan bu dünyada, insanın insansılığını yükseltmektir.
Osmanlı düzeninde de Grek düşüncesi yüzyıllarca bilimin ve ilahiyatın temelini oluşturdu. Şu farkla ki, Avrupa’da Hıristiyan giysiler içinde ortaya çıkan Ortaçağ bilimi, Osmanlı toplumunda da tamamen İslamî renklere bürünmüştü. Fakat kutsal bir inancın kalıplaştırdığı aysbergin görünmeyen kısmı Eflatun’un, Aristo’nun ve onun düşüncelerini “şerh eden” bir sürü düşünürün katkılarından oluşuyordu. Osmanlı ulemasının Eflatun’dan “Felatun el Lillah” (İlahî Eflatun); Aristo’dan da “Muallimi Evvel” diye söz ettiklerini nasıl unutabiliriz? XVI. yüzyılda Ahmet Taşköprüzade’nin, XVII. yüzyılda Katip Çelebi’nin ansiklopedik kitaplarında anlatılan ve sınıflandırılan yüzlerce “ilim”in büyük ölçüde eski Yunan’dan, özellikle de Aristo’dan kaynaklandığını bugün kaç kişi biliyor?
"Tüm erkekler ve kadınlar için hiç doğmamış olmak en iyisidir ama bir kez doğmuşsak ikinci iyi olan mümkün olduğunca çabuk ölmektir." -Aristoteles
306 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.