Yeraltından notlar, insanın iç dünyasına ulaşan bir eser. Dostoyevski’nin bundan bir önceki eseri olan “Suç Ve Ceza” insanın ruhen ve davranışsal olarak yansımalarına yer vermesinden sonra bu eserinde yine insanlığı kaleme alarak onlara asla yaranılamayacağını, nankör bir varlık olmaktan kendini geri alamayacağını ve daha da önemlisi bu şekilde
~ Evet, bir alçaksın ; bir alçak için de kendisinin gerçek bir alçak olduğunu hissetmek bir tesellidir. / 16
~ İnsanoğlunun çıkarlarının gerçek bir dökümü yapılmış mıdır? Yalnızca herhangi bir sınıflandırmaya değil, hiçbir sınıflandırmaya girmeyenleri yok mudur bu çıkarların? / 29
~ Doğru, aptaldır insanoğlu, hem de inanılmaz derecede... Yani
Evgenia böyledir işte. Birini sevdi mi, gülümsemesini, bedenini, ruhunu öylece bırakır ona, birini sevdi mi sonuna kadar inanır. Hayat, acı deneylerle bunu yapmaması gerektiğini defalarca gösterse de insanlara inanmaktan vazgeçmez. Onu uyarmaya kalktığımda, "Ne yapayım yani," der, "sevdiklerime, dostlarıma, arkadaşlarıma inanmazsam, yaşamın ne anlamı kalır? Doğru, kimi zaman sevdiklerimin ihanetine uğrarım, kimi zaman arkadaş bildiklerimce arkadan hançerlenirim, kimi zaman hayal kırıklıkları yaşarım ama dostlarımdan asla vazgeçmem. Onlardan vazgeçersem, yaşamaktan vazgeçmiş gibi olurum. Sevdiklerin olmadan, paylaşmadan yaşamanın ne anlamı var? Bana kızma ama Nevzatcım, kendini aptal gibi hissetmek, yalnız olmaktan daha iyidir."
Öğrendiğim bir şey varsa o da, özgürlüğün ve bağımsızlığın, başkalarından (genelde toplumdan, ya da erkeklerden) alınamayacağı, sadece, yoğun emekler sonucu içeriden geliştirilebileceğidir. Buna ulaşmak için, kendimizi emniyette hissetmek amacıyla kelepçe gibi kullandığımız her türlü bağımlılıktan vazgeçmek zorundayız. Yine de bu alışveriş o kadar tehlikeli değil. Kendine inanan kadın, yetenekleri dışındaki şeylere ilişkin boş hayallerle kendini aptal yerine koymak zorunda değil. Aynı zamanda, usta ve hazırlıklı olduğu işlerle karşılaşınca geri de çekilmeyecektir. Böyle bir kadın gerçekçidir, ayakları yere basar, kendini sever. Sonunda, başkalarını sevmekte de özgürdür, çünkü kendini sevmektedir.
Bütün bunlar, Özgürlüğe uyanan kadının bir Özelliğidir.
Bir taraftan yazarının yeteneğine ve hayal gücüne hayran olduğunuz, diğer taraftan çok sıkılıp bir an önce bitirmek için can attığınız bir kitap oldu mu hiç? Beni işte böyle bir çelişkiye sürükleyen az sayıdaki romandan biri “Beyaz Gürültü”.
İki önemli sebebi var: İlki, ben postmodern edebiyatla zaten pek iyi anlaşamıyorum -çünkü hakettiği
Bastırılan cinsel dürtüler ileriki süreçlerde nevrotik sapıklıklara dönüşür. Bu sebepten ötürü insanoğlu çocukluk hatta bebek döneminden beri cinsellik gerçeği içinde gelişmekte var olmakta.
Bebeğin anne memesini emme hareketi, ayak baş parmaklarını emme hareketi, çocuklar arasında birbirinin bacak arasını merak etme, birbirinin pantolonunu