Buck, babası St. Bernard annesi ise İskoç çoban köpeği olan iri bir köpek. Daha önce hiç kar yüzü görmeyen akıllı ve güçlü Buck, bir anda kendini kızak köpeği olarak koşumlara bağlanmış buluyor, SOPANIN VE DİŞİN YASASINA uyum sağlamaya çalışıyor, içgüdülerini hissediyor.
Sopanın ve dişin yasası sadece hayvanlar için geçerli değil. İnsanlar için de geçeli. Kitap bunu hissettiriyor.
Ayrıca hayvanların vahşi tabiatından bu kadar uzaklaştırılmasının ne kadar yanlış olduğunu görüyoruz.
Kitabı okurken Serdar Kılıç'ı izliyormuşum gibi hissettim.
Filmini de ilk fırsatta izleyeceğim.
---alıntı---
"Elinde sopa olan adam kuralları koyandır, emirleri yerine getirilecek olan efendidir."
"Bir aptalla onun aptalca davranışı arasına girmenin boşuna olacağını biliyordu. Sonuçta 2 ya da 3 aptal eksik olsa dünya yerinden oynamazdı"
"Orta yolun olmadığını biliyordu. Ya o efendi olacaktı ya da birileri onun efendisi"