Liseli olmak kalbi yönden ne kadar iyiyse, beyin yönünden de bir o kadar kötü.
Hiçbir şeyin farkında olmayan bir aptalsın.
Ama her şeyi çok iyi hissediyorsun.
Ama asıl hayat 21'den sonra başlıyor...
"Üşüyorsun; çünkü yalnızsın, içinde gömülü duran ateşi hiç bir insanın yakınlığı alevlendirmiyor. Hastasın; çünkü duyguların en güzeli, insanoğluna bağışlanan en tatlı, en yüce duygu senden uzak duruyor. Aptalsın; çünkü onca acı çekerken gene de mutluluğu yanına çağırmaktan kaçınıyorsun; onun seni beklediği yere doğru bir adım atmaya bile yanaşmıyorsun."
"Beni sevecek kadar aptalsın," dedi sonra küçümser gibi.
"Ah! Senin küçümsemen önemli değil, bay düşüncesiz. Üzerine toprak attığım gururum, beni yeterince küçümsüyor zaten. Onunla başa çıkıp, seni hâlâ önemseyebiliyorsam, seninle de başa çıkabilirim."
İyi kalpli ama akılsız bir aptal da, akıllı ama kötü kalpli bir aptal kadar mutsuzdur. Eski bir gerçektir bu. İşte ben iyi yürekli, ama akılsız bir aptal, sense akıllı ama kötü kalpli bir aptalsın. İkimiz de mutsuzuz, ikimiz de acı çekiyoruz..!
''Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur..''
Subcomandante Marcos, Zapatista Hikayeleri
Yine canım çok yanıyor!
Beni yok sayan biriyle benim ne işim var?!
Sen ancak ona hayallerde en yakın olan kişi olabilirsin!
Bu kaçıncı seni aptal yerine koyuşu... Aptalsın! Aptal!
'Üşüyorsun, çünkü yalnızsın ve içindeki ateşi tutuşturacak hiçbir şey yok. Hastasın, çünkü insanoğluna verilmiş en güzel, en yüce, en tatlı duygular senden uzakta duruyor. Aptalsın, çünkü acı çeksen de o hislere yaklaşmaktan kaçıyorsun.'