Aquinalı thomas insanın nihai amacına mutluluk demiştir. Socrates gurur ile yaşadığını iddia etmiş, verdiği sözden dönmemek için zehri içmiştir. Meryem'in oğlu İsa diğerleri için yaşadığını söylemiş ve Tanrı için çarmıha gerilmiştir. Tolstoy içinse cevap sevgidir.
Ben tüm bunların içinde kendime en yakın olarak Tolstoy'u görüyorum. Klişeleri, klişe olmakla aşağılıyoruz ama bir şeyi klişe yapanın arkasında, onun doğruluğunda herkesin hemfikir olup sıklıkla tekrar etmesi gibi bir mucizenin olduğunu göremiyoruz. Bu kitap bir edebiyat eseri değil,bir felsefe kitabıdır. Daha çok bir soru,bir sorgulama vardır. Kendi cevabını verirken okuyucaya hala soru soran bir adam vardır. Edebi olarak basit diyerek, bu eseri çok iyi tahlil ettiğini iddia edenlere üzülüyorum.
Kötüye karşı direnmemeyi, safça sevmeyi ve karşılık beklememeyi anlatıyor.
İncil ile bağlantılı bir kitap fakat inanmayan, sadece güzel ahlaka değer veren insanlar da okuyabilir ve kendine pay çıkarabilir bu eserden.
6 kısa öykü var. En sevdiğim öykü ilk öykü, gökten düşen Mihail adlı bir meleğin 3 sorusu vardı;
İnsanda ne var?
İnsana ne verilmemiştir?
İnsan neyle yaşar?
Bu soruların yanıtlarını buldu, insanda sevgi var, insana neye ihtiyacının olduğunun bilgisi verilmemiştir ve insan tanrı ile yaşar.
Eser genel itibariyle kötülüğe karşı direnmemeyi, öfkeden uzak durmayı, Tanrı'yı karşımızdakinde görmeyi öğütlüyor.
Geç bile okumuşum dedim ben. Okuyunuz, okutunuz.