İnsanların isyandan vazgeçmesi için ilahi bir ikaz olan depremden ibret alınmalıdır. Sel, deprem, kuraklık gibi, ilahi musibetlerin ara sıra zuhur edişi, Allahü teâlânın sonsuz nimetlerine, lütuf ve ihsanına karşı isyanda olanları ikaz mahiyetindedir. Hiçbir nimet ve felaket sebepsiz değildir. Düşünebilenler için nice hikmetleri vardır. Günahların affına sebep olduğu gibi başka hikmetleri de vardır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ümmetim için depremler günahlarına kefaret olur.)
[Hakim]
“Besinler ilacınız, ilacınız besinleriniz olsun” (Hipokrat).
Yaşamımızda özellikle iki şeyin kıymetini bilmiyoruz: Boş zaman ve sağlık. Hiç geçmeyecekmiş görünen günlerimiz geride kaldığında, hiç bozulmayacakmış gibi gelen sağlığımız bozulmaya başladığında “eyvah!” diyoruz ama iş işten çoktan geçmiş oluyor. Ne giden günleri geri getirebiliyor,
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.
"Dünyanın tadı tuzu kalmadı. Köy bozuldu. Bildiğimiz dirlik düzenlik uçup gitti. İnsanlar kıcığa kardı. Yoksulun, düşkünün elinden tutan yok artık! Kadılar, kaymakamlar, bildiğim padişahlar, valiler, banka müdürleri, onbaşılar, büyük paşalar hep varsıllara arka çıkıyor. Malı, parası, gözel avradı olan yıkılmıyor. Hep varsılın dediği
Ocak Ayı Öykü Anlatı Etkinliği sona ermiştir. Katkı sağlayan herkese çok teşekkürler.
-------------------------------------
Hikayelerinizi #38422660 iletisinin altında paylaşabilirsiniz.
---------------------------
İyi geceler tekrar. 31 Aralık günü yeni bir hikaye (ve anlatı bu kez) etkinliği ile karşınızdayım.
O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık diye üstadın sözleriyle başlamak istiyorum.
İçimizde "Yaşar" Kemal.
Yaşar Kemal Türk edebiyatının ulu çınarıdır. Toprağa saçtığı tohumlar birgün filizlenince nasiplenmek isteyen herkes istediği tadı alacaktır.
Edebiyatımızın en büyük çınarı, en
"Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri, okura sunduğu bir görme aygıtına benzer; okurun o kitap olmasa kendinde belki fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar. Kitapta söylenenleri okurun kendinde tanıması, kitabın gerçekliğinin kanıtıdır..."
(Marcel Proust, Yakalanan Zaman, s. 218)
Bizleri pek çok
Günaydınnnnnnn
Sabah inceleme yazmayı sever oldum bu aralar :))
Bugün size çok beğendiğim ,okurken keyif aldığım, devamı yazılırsa ilk alacak kişilerden olacağım
Ece’l kitabının incelemesi ile geldim.
Ece
Ece'l
Gece
Bir kişi üç ayrı isme sahip olabilir mi? Ece işte tam böyle üç isme sahip kızımız, nasıl diye soracaksınız ki bence
Aşk insanı değiştirir derler. Kesinlikle doğrudur bu. Bazen yerden yere vurur, bazen de yerdeki ruhunuzu alır göğe çıkarır. Ana karakterimiz olan Martın de tam olarak ruhunu göğe çıkarıp sonra yaşadığı hayal kırıklığı ile bir başına kalışının öyküsüdür bu. Hayır hayır spoiler değil bu, hemen arka kapakta görebileceğiniz bir bilgi, aslında bu sefer