Birlik, aileyi kurar, aile cemiyeti inşa eder. İnsan, aile ve cemiyet ise, devletin vazgeçilmez kurucu unsurlarıdır. Ailenin hayatî önemdeki ferdi, kadın ve annedir. Küçük yuva aileyi anne kurarken; büyük yuva vatanı, iyi kadınların yetiştirdiği iyi erkekler kurar. Erkekler, kadınlardan aldıkları destekle dünyayı inşa ederler. Güçlü ve erdemli erkekler, iyi kadınlarla yapılan iyi evlilikler, iyi aileler ve iyi toplumla ortaya çıkmaktadır. Aileyi ayakta tutan tutkal ise, bir arada bulunmasıdır. Parçalanmış, ayrık ve kopuk aile, toplumu ve nihayetinde devleti çökertir. Millet ve devlet, ailenin sağlamlığı üzerine ilim, hikmet, irfan ve özgüven ayakları üzerinde durmaktadır.
Mutluluk, kutsal ve aşkınlığın manevî zevkiyle kemale ulaşır. Ancak inanç ve metafizik alan, büyük ruhî lezzetler yaşatmakla birlikte, istismar ve ihtirasların vasıtası haline de gelebilir. Bunlara karşı yapılması gereken, fazilet zırhına bürünmektir. Bu koruyucu kalkan, hazzın her türlüsünü bertaraf etmeye muktedirdir. İlahî uyarıların ibretlerle buluşması, erdemsizliğin ortadan kalkarak, huy haline gelmesini engellemektedir. Erdemlerin, insan, toplum, şehir ve devlet üzerindeki etkileri, dostluk ve muhabbet ekseninde tezahür eder. İnsanla ilgilenmek ve uğraşmak, meşakkatli ve yorucudur. Bu çaba, hizmet alan için de veren için de en büyük faziletlerden birisidir.
Reklam
Kutsalın meyveleri olan akıl ve erdem, insana önce okumayı sonra da kalemle yazmayı öğretti. Kalemin yazdıkları kelamla varlık kazandı; kağıt ve kitapla da hayat buldu. Nihayetinde kalem, kelam ve kitap birbirlerini tamamlayan üçlü bir harmonidir. Birisinin yokluğu, diğerleri için bir eksikliktir. Levh-i mahfuzda yazılanlar, erdemin ve mutluluğun gerçekleşmesi için dünya âlemini bir imkânlar alanı görmektedir.
Önsöz
Kutsalın meyveleri olan akıl ve erdem, insana önce okumayı sonra da kalemle yazmayı öğretti. Kalemin yazdıkları kelamla varlık kazandı; kağıt ve kitapla da hayat buldu. Nihayetinde kalem, kelam ve kitap birbirlerini tamamlayan üçlü bir harmonidir. Birisinin yokluğu, diğerleri için bir eksikliktir.
Sayfa 11 - Rağbet, 2019
Bayram Ali Çetinkaya Yazdı.
Fuat Sezgin ve Oryantalistler – 2 Fuat Sezgin, oryantalistlerin bilime Müslüman katkısını araştırırken, büyük heyecan yaşadıklarından bahsetmektedir. O, bir Müslüman olarak kendi tarihini, oryantalistlerden öğrenmekten dolayı büyük bir üzüntü içerisindedir. Ancak, bilginin evrenselliğinden hareketle, müracaat ettiği oryantalist kaynakların
Bayram Ali Çetinkaya Yazdı.
Fuat Sezgin ve Oryantalistler -1 Batılı araştırmacıların genelde Doğu, özelde ise İslâm dünyası ile ilgili araştırmalarına oryantalizm (doğu bilim) veya şarkiyatçılık ismi verilmektedir. Oryantalizmin kökleri, bu anlamda Batı’da Batı için Batının yararına yönelik olarak düşünülmektedir. Bahsi geçen öncüllere bizi ulaştıran temel husus, Edward
Reklam
119 öğeden 121 ile 119 arasındakiler gösteriliyor.