Bilbo ile Frodo'nun yaşgünü aynı güne denk geliyordu: Eylülün yirmi ikisine. "Frodo, en iyisi sen de gel burada yaşa evlat," demişti Bilbo bir gün, "o vakit yaşgünlerimizi rahatlıkla birlikte kutlayabiliriz." O zamanlar Frodo daha ara yıllarındaydı; bu, hobbitlerin çocukluk yılları ile reşit oldukları otuz üç yaş arasında, başlarında kavak yellerinin estiği yirmili yaşlarıdır.
İman kapasitesinin en güçlü olduğu dönem Çocukluk dönemidir. Dinlerin o hassas yılları egemenlik altına almak için diğer her şeyden önce çabuk davranmak için çaba göstermelerinin sebebi budur. " Schopenhauer
Ah, on beş sene önceki çocukluk ve şimdiki ben… Tatsız, sevinçsiz, sevgisiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen yorgunluk dolu soğuk hayat… Şimdi karmakarışık amaçlarla, hırslarla, gerçekte değersiz olan ulaşılması uzak arzularla; kısacası, sersemliğin bir özeti olan nedensiz ve dayanılmaz kararsızlıklarla yaralanan ruhum, kalbim ve iç dünyam… Şimdi sanki henüz bu gece görülmüş bir rüya gibi, daha on beş saniye önce görülmüş bir rüya gibi verdiği mutluluk unutulamayan ve aslında gürültülü ve hüsran verici bir rüya olan bu fani hayat içinde kötü olmayan tek şey çocukluk ve anıları…
Şimdi düşünüyorum da hayatta bu zavallı ve şefkatsiz geçmişten oluşan, garip bir boşluktan başka bir şey olmayan bu hayal içinde ne vurdumduymazlık, ne gizli bir hız var!..
Aman vermez karanlıklar içindesin
"Hangi perdeyi aralasan gece
Hangi kapıyı çalsan sessizlik"
Gel de inancını kaybetme Tanrı'ya
Deli divane olma gel de
Nereye baksan o zifiri karanlık
Bir meşale gibi yanar yüreğinde
Taştan bir kalabalık bütün insanlar
Gel de yüceliğine inanma kaderin
Durup durup ağlama gel de
Hani delicesine sevdiklerin
Hani o dostlar sevgililer nerde
Nerde çocukluk yılları, gençlik hayalleri
Gel de çekinmeden bak aynalara
Boşa giden ömrüne yanma gel de
Bizim de yepyeni bir hayata başlama zamanımız gelmedi mi
Hz. Fatıma, yepyeni bir hayata başlamıştı. Beni anlasınlar, beni görsünler, beni dinlesinler, bana değer versinler demiyordu.
Ben anlamalıyım, ben görmeliyim, ben dinlemeliyim, ben değer vermeliyim şeklinde düşünüyordu.