düşmanın silahıyla silahlanmakla beraber, gene de düşmana benzememek gerekiyor.
İslâm, Müslümanları kâfirlere benzemekten men etmektedir. Bu, her Müslüman için genel bir hüküm mahiyetindedir. Giyim kuşamdan başlayarak yemek yeme tarzına, selamlaşmaya, beşerî ilişkilerdeki tavırlara kadar, günlük ve bireysel yaşantıdan toplum düzenini yöneten her çeşit kurallara kadar, İslâmî nasslara bağlı kalarak yaşamak, Müslümanları bir bakıma kâfirlere benzemekten kendiliğinden alıkoyar. Bu hükümlere bağlı kalarak yaşandığında Müslü- man, kâfirlere benzemekten ve onlara özenmekten zaten kendiliğinden korunmuş olur.
Reklam
Bence bir insanı tanımanın bir tek yolu vardır, onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak, in­san ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlan­mış olarak görebilir.
İslam'ı bir hayat tarzı halinde yürürlüğe koyma konusunda Müslümanlar arasında müşahede edilen yaygın, fakat bir o kadar da yanlış eğilimlerden biri İslam'ı her şeyden ve herkesten önce kendi hayatında yürürlüğe koymak olmalıyken, onun adeta kendi hayatının dışında bir yürürlüğü varmış gibi bir zehaba yer vermesinde görülüyor. Böyle bir beklenti içinde olmak, farkına varmadan, İslam'ın yürürlüğe girmesinde kendi üzerinde sorumluluk bulunmadığını sanmakla ilgilidir. Yani bir bakıma deniliyor ki, ben bu işin mücadelesinde yokum, fakat siz başarırsanız tabi olurum.. ... Allah dilerse her şey olur, ona kuşku yok. Fakat Al- lah'ın dilediği, emrettiği hayat yaşanmadıkça, Allah'ın hükmü insanlar arasında yürürlüğe girmez. İnsanı o hayat tarzını yaşamaktan Allah mahrum etmiyor, o kendi ken- dini mahrum kılıyor. Çünkü Allah, dinini tamamlamıştır. Fakat o din yaşanmadıkça onun yeryüzünde yürürlüğe girmesi ädetullahtan değildir.
İllet ve Hikmet Döngüsü
“Dinin buyruklarına ve yasaklarına, ancak ve yalnız dinin buyruğu ve yasağı olduğu için uyulur. Bir Müslüman için domuz eti yememenin tek sebebi dinin bu husustaki buyruğunu yerine getirmek içindir. Başka bir şey için değil. Fakat dinin hükümleri içindeki hikmetleri araştırmak olsa olsa fazilettir.”
Sayfa 29
Bizim için her şey çabuk trajikleşiyor. İğreti şeylere tutunuyoruz. Üstelik tutunduğumuz her şey bir an sonra elimizin altından kaymaya başlıyor. Daha ısınmamıştık bile, daha alışmamıştık bile ona. Böyleyken kayıp gidiyor. Tutundu­ğumuz şeyin iğretiliğinden çok, kendimize ait bir özel­likten geliyor bu.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.