Peki, ama bu karanlık korkutmayacak mı seni? Hem de öyle bir karanlık ki, karanlığın sıcaklığından yoksun bir karanlık. Korkmayacak mısın, diye neden soruyorum, biliyor musun? Çünkü sözünü ettiğin adam yok artık, olmadı da…
Balzac'ın kahramanları dünyaya hükmetmek, Dostoyevski'nin kahramanları ise dünyayı aşmak isterler. Dickens'ta ise, tersine, insanların hepsi alçakgönüllüdür.
Sayfa 230 - Tur YayınlarıKitabı okudu
Reklam
insanlık Dostoyevski'nin bakışıyla daha uyanık ve daha bilinçli, duygularında daha esrarengiz, daha tanrısal hale gelmiştir. O olmasaydı, bütün ölçüleri aşan bu adam olmasaydı, insanlık doğasındaki sır hakkında daha az şey biliyor olacaktı, onun eserinin tepesine çıkarak daha önce olmadığı kadar uzak geleceğe bakabiliyoruz artık.
Sayfa 184Kitabı okudu
Goethe gibi donup kristalleşmek, yüzlerce soğuk yüzeyde hareketli kaosu yansıtmak istemez, onun istediği alev olarak kalmak, kendini yakmak, her gün kendini yok etmek, her gün yeniden oluşturmaktır; ebedi bir tekrar içinde, ama giderek artan bir güçle ve giderek arası açılan bir karşıtlık içinde. O hayata hâkim olmak değil, onu hissetmek ister. Efendi değil, kaderinin fanatik kölesi olmak ister. Ve ancak bu şekilde, "Tanrının hizmetkârı" olarak, bütün teslim olmuşların en teslimi olan bu adam, bütün insanların en bilgilisi olabildi.
Sayfa 125 - Dostoyevski hakkındaKitabı okudu
Dostoyevski sanatçılığının otuz yılı boyunca sara hastasıydı. ... Ama gariptir ki, acılar içindeki bu adam tabi tutulduğu sınamaya tek bir sözle bile karşı çıkmamıştır. Asla, Beethoven'ın sağırlığından, Byron'ın topallığından, Rousseau'nun mesane rahatsızlığından yakındığı gibi yakınmamıştır bu hastalığından... O sonsuz amor fati'siyle kaderini, onun bütün yüklerini ve tehlikelerini sevdiği gibi hastalığını da sevmiştir.
Sayfa 113 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ama kaderin sebatsızlar için her zaman hazır tuttuğu bir ironiyle, kitaplarında her şeyi yapabilen adam, borsacıların kazanç hamlelerini, büyük ve küçük işletmelerin inceliklerini, tefecilerin kurnazlıklarını ve her nesnenin değerini bilen, eserlerinde yüzlerce insana bir iş kurmuş, doğru ve mantıklı bir yapısı olan bir servet kazandırmış olan adam, Grandet’yi, Popinot’yu, Crevel’i, Goriot’yu, Bridau’yu, Nucingen’i, Wehrbrust’u ve Gobsec’i bizzat zengin etmiş olan Balzac kendi sermayesini kaybetmiş, yavaş yavaş dibe batmış, en sonunda elinde borçların o korkunç, kurşun gibi ağırlığından başka bir şey kalmamış, bunları yarım yüzyıl boyunca ağır yükün altında ezilen geniş omuzlarında inleyerek taşımış, en aşağı tabakadan bir köle gibi akla hayale gelmeyecek işlerde çalışmış ve günün birinde damarları patlayarak bunların altında sessizce yıkılıp gitmiştir
Reklam
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.