İyi bilmek, hakkı helal etmektir. Hayat denen karşılaşmalar ağında iki insanın birbirini tanıması, bilmesi ölümdeki helalliğin start noktasıdır. 21. yüzyıl kapitalist düzeninde tanışmanın kemikleşmiş belli bir formatı vardır, sorgulamamış bilâkis otomatik pilotta benimsemişizdir. Resmi olarak tanıtılmamız gereken her türlü mecrada adına öz geçmiş ya da biyografi denen bu formatı kullanırız. Biyografinin kati kuralları vardır; sırasıyla yaptığımız işler, mezun olduğumuz okullar, öğrendiğimiz lisanlar, yeni jargonla, bütün kazanımlarımız... Hayat bir savaştır ya, biyografimizde kazandığımız bütün muharebeleri inci gibi dizeriz. Öz geçmişlerimizde hepimiz namağlubuzdur, hatta hep galip.
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Bence moda dünyadaki en kötü şeylerden biri. Örneğin köpeklere neler yaptıklarına bakın. Cesur görünsünler diye kuyruklarını keserler, yırtıcı görünsünler diye güzelim kulaklarını kesip sivriltirler; inanılır gibi değil!