Başlangıçta insanın doğal bir savaş içgüdüsü yoktu. İlkel gruplar barış ve sükün içinde yaşamışlardı.
Toplumların politik bir düzen oluşturmasında başlıca etmen savaş olmuştur. Başlangıçta insanın doğal bir savaş içgüdüsü yoktu. İlkel gruplar barış ve sükûn içinde yaşamışlardı. Eskimolar, Avrupalılarla ilk karşılaştıklarında, onların birbirlerini öldürmelerini ya da birbirlerinin toprağını çalmalarını bir türlü anlayamamışlardı. Topraklarının altında bulunabilecek değerli madenlerin buz ve karla kaplı olmasına şükretmişler, çoraklıklarının kendilerini saldırıdan koruduğuna inanmışlardı.
Sayfa 16
Reklam
Sadelik ve Samimiyet
Bu yaratıkların sadelikleri,samimiyetleri,içgüdülerindeki doğruluk ve isabet , bütün kusurlarını unutturuyor.İnsan içgüdüsü ise bozuktur.Onun için ,doğruyu eğriden ,çirkini güzelden , faydalıyı faydasızdan ayırmasını bilmez ve akıl denilen bir cehennem aletinin hükmü altında gülünç , kaba ,sersem ve patavatsız kıvranır durur .Gene onun için , hareketleri aksaktır , sesi ahenksizdir ,neşesi yavan ve iğretidir .
Sayfa 18 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Zihinsel Yaşamın Toplumsal Yanları
Toplu yaşama içgüdüsü insanlığa belli bir biçimde hizmet etmiştir. Çevrenin acımasızlıklarından korunmanın en önemli aracını - insan aklını - beslemiştir. Böylesine savunmasız bir yaratığın başarılı bir uyum ve güvenlik geliştirmesini sağlayan şey insan zekasıdır. İlkel insanı almak ve boynuz, pençe ya da diş gibi anatomik savunma düzenekleri ekleyerek onu boyun eğmez doğal düşman haline getirmek çok daha zor olurdu. İnsan aklı fiziksel yetersizlikler için acil ilk yardım sağlayıp bunları telafi edebilir. Sürekli yetersizlik duyguları insanoğlunun tehlike öngörüsünü ve ondan kaçma yeteneğini uyardı; aklın bir düşünme, hissetme ve eyleme geçme organı şeklindeki mevcut konumuna gelmesine neden oldu. Uyum sürecinde toplum önemli bir rol oynamıştır ve akıl daha en başından itibaren toplu yaşamın koşullarıyla etkileşim içinde olmak zorundaydı. Tüm yetenekleri tek bir temel ilke üzerine gelişmiştir: Toplu yaşam mantığı… 
Sayfa 26 - Yason YayınlarıKitabı okudu
Her birimizin içinde biri sağlıklı, biri de hasta iki benlik vardır; buna yaşama dürtüsü ve ölme dürtüsü de diyebilirsiniz. Her birimiz bütün insan ırkını temsil ederiz; her birimizin içinde tanrılaşma içgüdüsü ve insanlığın geleceği için umut vardır ve her birimizin içinde tembellik denen ilk günah, yani bizi çocukluğa, ana rahmine ve tekâmül ederek kurtulduğumuz bataklığa geri iten entropi kuvveti vardır.
Sayfa 283
İnsan içgüdüsü ise bozuktur. Onun için, doğruyu eğriden, çirkini güzelden, faydalıyı faydasızdan ayırmasını bilmez ve akıl denilen bir cehennem aletinin hükmü altında gülünç, kaba, sersem ve patavatsız kıvranır durur. Gene onun için, hareketleri aksatır, sesi ahenksizdir, neşesi yavan ve iğretidir.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.