"Bu son derece rahat ama ucuz giyimli adam, insanlığın bütün yoksulluğunun ve yetersizliğinin klişe bir portresinden başka bir şey değil. Benim söylediğim ve onun söylediği her şey, benim yaptığım ve benim içimde olup biten, onun yaptığı, yaptığını iddia ettiği, benim yaptığımı iddia ettiğim ve onun içinde olup biten her şey bu klişeydi, insan varoluşunun yetersizliğinin, yoksulluğunun, takatsizliğinin, değersizliğinin, ölesiye yorgunluğunun bu klişe portresi; ve ben bir anda, hasta bir insanın evime girdiği izlenimine kapıldım, hasta bir insanla, yardıma muhtaç biriyle karşı karşıyaydım. Söylediklerimi bir hastaya söylüyordum, sevgili doktor; ve duyduklanm, sevgili doktor, bir hastanın ağzından, fantastik olsa da akla gelebilecek en hastalıklı tasavvur rezillikleriyle dolu, fazlasıyla itaatkar, hastalıklı bir beyinden çıkıyordu. Adam ne istediğini bile bilmiyordu, ben de bunu ona en etkili şekilde gösterdim, yaptığı şeyin hastalıklı olduğunu, bütün hayatının hastalıklı bir hayat olduğunu, varoluşunun hastalıklı olduğunu, dolayısıyla yaptığı her şeyin anlamsız değilse de saçma olduğunu söyledim.”