"Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı."
"Ne acı şeydi bu; bu zavallı vücudu ayakta tutmaya çalışmak... Bu iğrenç hayatla savaşmak... Soluksuz, hiçbir şey düşünmeden, yuvarlanmak!..."
Reklam
Acıları paylaşmak.
✓ Bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır. Bir insan başkasının acısını duyabiliyorsa insandır. Tolstoy
Sayfa 259 - Yakamoz YayınlarıKitabı okuyor
Dünyanın acı bir tadı vardı. Eziyetti yaşamak.
Can YayınlarıKitabı okuyor
...yüreğine öfke, yüreğine huzursuzluk doldu, yüreğine duraksama, yüreğine acı doldu.
Can YayınlarıKitabı okuyor
Günaydın büyük güzellik, acı sonsuzluk. -Merhaba.
Sayfa 21
Reklam
Bu acı, bu mutsuz sonda benim hiç mi payım yok?
Empati sahibi için zorlayıcı bir yetenektir . Sadece Kam’larda değil, romancılar şair besteci ve felsefecilerde de bulunur. Bu gibiler, ne kadar saklasalar da düşmanları dahil başkalarının acı çektiğini anlar, karşısındakinin kanayan yarısını apaçık görür ve çoğu zaman kayıtsız kalamaz. İtiraf etmeliyim ki, bu dünya da başkaları için de acı çekmek hiç hafif bir yük değildir. Belki de ‘hiçbir yetenek ve hünerin cezasız kalmayacağı’ ironisi doğrudur kim bilir
Ebüzziya ailesinin acı bir kaderi vardı. 1870’lerden Cumhuriyet'e kadar süren bu felâketler döneminde sorgular, hapisler, sürgünler yetmiyormuş gibi yüzyılın amansız hastalığı verem de aileye girmişti. Tevfik Bey’in tahsil için Paris’e giden büyük oğlu Ziya, bir kış günü Boulogne ormanındaki göle girecek ve önce pnomoni'ye ardından vereme tutularak ölecekti. Bu felâketi, ailede başka verem vakaları izledi.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.