Hazret-i Ömer (r.a.) saadet devrinde bir gün, güneş altına oturmuş hırkasını yamıyordu. Arkası açık olduğundan güneş iyice kızdırıp canını yaktı, imanlı gözlerini güneşe çevirip şiddetle baktı... Hikmeti ilâhi güneşin önüne bir perde geldi.. Hemen Sultan Melek Cebrail (a.s.) Arştan yere süzüldü ve Allah Resûlüne hitabetti: -Ey Allah'ın Resûlü! Ömer'e emredin, güneşe şefkat nazariyle baksın. Yoksa güneş kıyamete kadar böyle kalır... Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi Hazret-i Ömer'i çağırtıp buyurdular: - Yâ Ömer! Cenâb-ı Hak güneşe şefkatle bakmanı emrediyor! Kâinatın adalet ağacı Hazret-i Ömer (r.a.), gözlerinde billur billur yaş, güneşe tebessümle baktılar. O ânda gökyüzünde, göklerin aydın ışığı da gülümsedi..
Sayfa 43
Ey insanlık, buna ne buyurursun?
Yine birgün, Halifeler halîfesi bir sarhoşu yakaladı ve onu cezalandırmak için harekete geçti. Fakat sarhoş adam birden köpürdü ve ona karşı kötü söz söyledi. Hak ve adalet günesi Hazret-i Ömer (r.a.) hiç kızmadı ve sarhoş adamı serbest bırak- tı. Kendisine hayretle bakanlara da şöyle dedi: “Ben ona Allah için ceza verecektim, fakat o bana hakaret edince, araya bir de şahsiyet girdi. Şahsım se- bebiyle kimseye ceza vermek istemem!” Ey insanlık, buna ne buyurursun? Ufak bir sözden ayranlığı kabaran ve çekip adamı vuran nice medeni (!) insan var ihtiyar dünyamızda.. İnsanlık âlemi İslâm pınarından ebediyyet iksiri içmedikçe iki cihanda da perişan olmaya mahkûmdur...
Reklam
Cenâb-ı Faruk'un oğlu Abdullah (r.a.), bir deve satin aldı ve onu evvelâ meralara sürüp iyice besledi. Deve devlet meralarında iyice semizlendikten sonra Abdullah onu pazara getirdi ve satılığa çıkardı. Bir adamla pazarlığa tutuştu. Tam bu sırada hak ve adalet güneşi Hz. Ömer (r.a.) oraya geldi ve sordu: - Bu semiz deve kimin?... Oğlunuz Abdullah’ın ! Hemen oğlunun karşısına dikildi: -Yâ Abdullah! Bu deveyi böyle nasıl besledin ki, bu kadar semizlenmiş Hz. Abdullah tatlı tatlı gülümsedi ve saf saf konuştu: - Meraya sürdüm aziz babacığım! Orada iyi otlamış olacak ki, bu kadar semizlenmiş. Gönüller aydınlatan din büyüğü ve koca devletin reisi Cenab-ı Ömer (ra)'in iman aynası berrak yüzünde nokta nokta elmas ve kafasında dügüm dügüm düşünce... Sonra tane tane söz: - Ya Abdullah! Bu deveyi sattıktan sonra ana parasını kendin al, ticaretini derhal bana getir, hazineye yatıracağım! Abdullah'ta hayret, dehşet, ibret: - Niçin ey aziz babam? Hazret-i Ömer'in dudaklarında işık ışık bir tebessüm, dilinde hakikat incileri ve irfan elmasları: - Herkesin devesi iskelet halindeyken senin devenin bu kadar semizlenmiş olması bir tesadüf değildir. Senin deveni merada görenler, «Aman dokunmayın, halifenin oğlunun devesidir. Şurada sulansın, şurada da otlasın” diyerek hilafet makamımız senin devenin iyi otlanmasına vasıtalik etti. Devende nüfuzumuzla semizlenmiş oldu. Bu sebeple deveni satın aldığın fiat olan sermayesini al, nüfuzumuzla elde edilmiş olan semizleşme parasını hazineye devret!
Sayfa 312Kitabı okudu
İrfan denizine gark olmuş din büyüğü Hazret-i Ömer (r.a.) saadet devrinde bir gün, güneş altına oturmuş hırkasını yamıyordu. Arkasi açık olduğundan güneş iyice kizdırıp canını yakti, imanlı gözlerini güneşe çevirip şiddetle baktı. Hikmeti İlahi güneşin önüne bir perde geldi... Hemen Sultan Melek Cebrail (A.S.) Arştan yere süzüldü ve Allah Resûlüne hitab etti: Ey Allah'ın Resûlü! Ömer'e emredin, güneşe şefkat nazariyle baksın. Yoksa güneş kiyamete kadar böyle kalır. Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi Hazret-i Ömeri çağırtıp buyurdular: -Ya Ömer! Cenâb-ı Hak güneşe şefkatle bakmanı emrediyor. Kainatın adalet ağacı Hazret-i Ömer (r.a.), gözlerinde billur billur yaş, güneşe tebessümle baktılar. O anda gökyüzünde, göklerin aydın ışığı da gülümsedi.
İrfan denizine gark olmuş din büyüğü Hazret-i Ömer (r.a.) saadet devrinde bir gün, güneş altına oturmuş hırkasını yamıyordu. Arkası açık olduğundan güneş iyice kızdırıp canın yaktı, imanlı gözlerini güneşe çevirip şiddetle baktı... Hikmet İlahi güneşin önüne bir perde geldi... Hemen Sultan Melek Cebrail (A.S.) Arştan yere süzüldü ve Allah Resûlüne hitabetti: - Ey Allah'ın Resûlü! Ömer'e emredin, güneşe şefkat nazariyle baksın. Yoksa güneş kıyamete kadar böyle kalır... Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi Hazret-i Ömer'i çağırtıp buyurdular: - Yâ Ömer! Cenâb-ı Hak güneşe şefkatle bakman emrediyor! Kâinatın adalet ağacı Hazret-i Ömer (r.a.), gözlerinde billur billur yaş, güneşe tebessümle baktılar.O anda gökyüzünde, göklerin aydın ışığı da gülümsedi... Peygamber dostlarının Allah indinde ne büyük kadir ve kıymetleri olduğunu görünüz! Ey insanlık! Buna ne buyurursun?