Kapsamlı bir yasalar sistemi içeren Hammurabi Yasaları M.Ö. 2000 yılı civarında kaleme alınmıştır. Bu kitap, içerdiği yapı inşası ilkelerinden ötürü, inşaatçılık üzerine ilk yazılı kanun olarak kabul edilir. Hammurabi Yasaları o dönemin inşaatçılarına aşağıdaki ilginç kuralları şart koşuyordu: İnşaat işiyle uğraşan kişi, birisi için ev yaptığında işini sağlam ve yeterince eksiksiz yapmazsa; inşa edilen ev, bu nedenle bir gün yıkılıp ev sahibinin ölümüne yol açarsa, evi yapan kişi ölüm cezasına çarptırılacaktır. Evin yıkılması ev sahibinin oğlunun ölümüne yol açarsa bu sefer de evi yapan kişinin oğlu ölüm cezasına çarptırılacaktır. Ev sahibinin kölesi ölürse, evi yapan kişi ev sahibine köle vermekle yükümlüdür. Ev sahibinin herhangi bir eşyası hasara uğrarsa, evi yapan kişi bunu ödeyecek, ayrıca işine özen göstermediğinden ve evi yeterince sağlam inşa etmediğinden ötürü evin yıkılmasına yol açtığı için kendi imkanlarıyla yeni ev inşa edecektir. Böylece, Mezopotamya'da yaşayan mühendisler, ihmal veya dikkatsizlik sigortası uygulanmasından yıllar önce Borçlar Hukuku'nu müjdeleyen kurallarla tanışmış oluyorlardı.
Bu bölüme kısa ve basit bir mühendislik tanımıyla başlamak iyi olurdu belki. Ama ne yazık ki böyle bir tanım yok elimizde. İki küçük sınav yaparak mühendisliğin karmaşık bir konu olduğunu söyleyebilirsiniz. İlkin sözlüğe bakacak olursanız, ilk bakışta akla yatkın görülen ama üzerinde biraz düşününce aslında size hiçbir şey söylemeyen tanımlar
Reklam
İnsanlar ne kadar zeki ve bilgili olursa olsun bir ürün ilk kez üretildiğinde genellikle beklenen sonucu vermez. Bazı kusurları veya noksanları olabilir; performansı arzu edilenden daha az (veya daha fazla) olabilir (büyük olasılıkla, maliyeti yüksek olacaktır, muhtemelen de beklenmedik bir nedenle başarısız olacaktır). Prototip ürünler, bazen "geliştirme" olarak adlandırılan bir çalışmayla müşteriyi ve üreticiyi tatmin edecek işlevsel ve ekonomik düzeylere getirilirler. Mühendisler, bu süreci iyi bilirler ama süreç alanın dışındaki kişiler için çok şey ifade etmez. Bu süreç fazla afişe edilmez; çünkü insanların hata yapabileceğinin, yapılan işlerin ve ürünlerin başarısızlığa uğrayabileceğinin ve bilginin kusursuz olmadığını görülmesinden ne mühendisler ne de müşteriler hoşlanır. Geliştirme süreci, test ve ölçüm işlemlerinden ve diğer yineleme yöntemlerinden fazlasıyla yararlanır.
Biz genç tasarımcıların çoğu, Kaliforniyalıydık, güney yakasındaki trafik sıkışlığı ve egzoz dumanı gibi sorunların farkındaydık. Rüya gibi çalışan, tertemiz, güzel tasarımlı ve mantıklı avantajları olan otomobillere aşıktık. Gelecek nesillerin yaşayacağı bir yüzyılda insanların, lıkır lıkır benzin içen, atmosferi sürekli kirleten, iki ton ağırlığında metal kutuların içinde yolculuk etmeyeceklerini düşünüyorduk. Görüşlerimiz sıcak bir ilgiyle karşılandı. Ama sonuçta imal edilen ürünün bizim düşündüklerimizle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Ortaya çıkan prototip, fazlasıyla hantaldı, ürkütücü ölçüde karışıktı ve üstüne üstlük doymak bilmez bir iştahla benzin tüketiyordu. Her nasılsa, bir uçakla bir köpekbalığının evliliğinden doğmuş bir çocuğu andırıyordu. Ama bu çocuk, ne bir uçağın performansına ne de bir köpekbalığının zarafetine sahipti. Gerçek ulaşımla çok az ilgisi bulunan ve şirketin şov amaçlı ürettiği son moda otomobiller serisinin yeni bir örneğiydi sadece.
Bugüne kadar bana verilen birçok görevi reddettim ama kariyerim hiçbir zaman sarsılmadı. Bununla beraber, kuruluş nosyonuna ait bir idealizm ve sadakat duygusunun kaynaşması sonucu, hoşuma gitmeyen birçok görevi de kabul ettim. Önemli etik kaygılar çekmeme neden olan bir projede çalışmadım ama belki de sadece şanslı olduğum için çalışmamışımdır.
White'ın iddiasına göre, üzenginin keşfi, Avrupa'nın toplumsal yapısının değişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Üzenginin keşfinden önce, bir at üzerinde savaşabilmesi neredeyse imkansızdı. Savaşçı, büyük kılıcını salladığında hedefe isabet ettiremeyecek olursa kendini yerde buluyordu. Üzenginin keşfinden önce, at sadece savaş meydanına gitmek için bir ulaşım aracı olarak kullanılıyordu. Üzenginin, ilk kez Doğu'da kullanıldığı ve sekizinci yüzyılın ilk yarısında Avrupa'ya getirildiği sanılıyor. Charles Martel'in komutası altındaki Frenkler, eyere yapılan bu basit eklemenin yepyeni bir savaşma biçimini mümkün kılacağını anlamışlardı. Eğer süvari, bir mızrağı yeterince sıkı tutabilirlerse, atın momentumu süvarininkine eklenecektir ve mızrak, o zamanlarda yararlanılan savunma yöntemlerinin hiçbiri tarafından durdurulamayacaktır. Askeri teknolojideki atılımların çoğu gibi bu başarı da, ortalığın kızışmasına yol açtı. Frenklerin düşmanları da, attan bu şekilde faydalanmaya başladılar. Bu durum, Frenkleri avantajlarını korumaya yöneltti. Böylece, daha çok at kullanmaya ve avantajlarını koruma amacıyla hem süvari hem de at için zırh yapmaya başladılar. Düşmanlar da benzer değişiklikler yaptı. Ve çok geçmeden bu işe büyük miktarlarda para harcanmaya başladı. Bu tür savaşların ilk zamanlarda bir savaşçıya ait donatıların maliyeti yaklaşık yirmi öküz bedelindeydi. Bu bedel, on çiftçi ailesinin kullandığı donatı bedeline eşitti. Ayrıca, şövalyenin yardımcısı için donatıya ve savaşta ölen atların yerini alacak yedek atlara ihtiyaç duyuluyordu.
Reklam
135 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.