Gün olur bir olay gelirse başa Kesip ümidi düşme telaşa Kereminden mahrum eder mi hâşâ Resûl’un yaktığı meş’ale sönmez O kapıyı çalan eli boş dönmez. (İmam Busiri)
Sayfa 130
Bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete, yani aşka dönüşüp sahibini tanıdığı o değerler uğruna fedakarlık yapmaya zorlamalıdır.
Sayfa 85
Reklam
Yoksulluğun kasıp kavurduğu bu insanlar ne kadar da ilgiye, şefkate muhtaçlar. Anadolu, Türk dünyası, İslâm toplulukları, bütün doğu, Afrika'nın zavallıları çileli, yoksul!.. Bütün insanlığı kucaklayan medeniyet bizim toprağımızdan, bizim kültürümüzden fışkırabilir. Çünkü o "Alemlere rahmet"in nefesiyle yoğrulmuş...
Zerresi bizde olsaydı..
Evet, Peygamber Efendimiz, "alemlere rahmet" olarak gönderilmişti. Kalp ve vicdanı, merhamet ve şefkatin menbai idi.
Bu şehir serap içindeki harap belde olarak bilinir ve bu yüzden ona Yesrib denirdi. Çıplak tepecikler ve sonsuz kum deryasının ortasında çorak ve bakımsız görünürdü. Mecbur kalmadıkça hiçbir kervan buraya uğramaz, gelip geçenler Yesrib'i kendi bakımsızlığıyla baş başa bırakırlardı. Ta ki şehrin bazı sakinleri Älemlere Rahmet olarak gönderilen Resûlullah'a iman edip Onu kendi diyarlarına davet edene dek...
Sayfa 15
Rasulallah (صلى الله عليه وسلم) bazen yanakları kızaracak kadar kızardı. Bir hutbesinde şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: "Öfkeliyken ümmetimden birine olumsuz söz söylediysem ya da beddua ettiysem, ben de Ademoğullarından biriyim. Bu nedenle onların öfkelendiği gibi ben de öfkelenirim ve Allah beni alemlere sadece rahmet olarak göndermiştir. (Bu sebeple söylediğim olumsuz söz veya bedduamı) kıyamet gününde onun için bir rahmet kıl." (l-Müsned, 39/110)
Ensar Yayıncılık
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.