Bir savaş başka bir savaşa yol açar, o da bir başkasına, dolayısıyla insan kanının akmasının sonu gelmez. Barış! Barış!
Sevgi! Her şeye yeten gücün karşısında eğiliyor, sana tapıyorum.
....o zaman anladım, insan ruhunun her şeye gücü yettiğini, Tanrının insanın içinde olduğunu.
Onu bulmak için yeryüzünün öteki ucuna gitmenin boşuna olduğunu.
Bütün yapacağımız şey, bakışlarımızı kendi yüreklerimize çevirmektir...
Thomas Mann, onun için "irrasyonellerin en rasyonel filozofu" der. Evet, Schopenhauer gerçekten "rasyonel bir filozof"tur; hatta en rasyonel, en acımasız, en radikal ve daha garibi ateist ve mistik filozoftur. Schopenhauer, paradokslar üzerinde raks eden bir filozoftur. Aslında bunda şaşılacak bir taraf yoktur; zira fikirde, sanatta, etikte ve estetikte güzellik bu gerilimden ve tezatların birbiri içinde erimesinden doğar. Mevlana "Düşünüş; geçmişe, geleceğe dairdir. Bu iksinden de kurtulunca müşkül hallolur" der. Aynı biçimde müzikte harmoni tiz ve bas tonlar arasındaki ahenkten... doğar. Ve yine aynı tarzda iman da inkar ile teslimiyet arasındaki uyanıklık halinden ve teyakkuz durumundan tecelli etmez mi? Bizim Yunus "şaşar işbu hâle" ve buyurur ki:
Dinin terk edenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri
Bu itibarla sanatta, felsefede ve tefekkürde zıtlıklardan korkmamak... gerekir. Unutmamak gerekir ki tezatlar tefekkürün mayasıdır; zihnimizdeki tüm kalabalıkları ve katılıkları bu zıtlıklar arası yüksek gerilim eritir. Hakim Senai, dünyadaki tezatları duru akan suyu örten saman çöplerine benzetir. Nihayet Allah'ın tecelligahı olan şu dünyadan daha çelişkili ne vardır ki!