SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
GÜN BOYUNCA gün boyunca damladı güneşin altın saçlarından doyumsuz bir ezgi kavakların uzunluğuna gün boyunca terledi yapraklar
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4394
Reklam
Victor Hugo ölüm döşeğindeki Balzac'ı ziyaretini anılarında anlatır: Zili çaldım. Bulutların arasında ay parlıyordu. Sokak terk edilmişti. Kimse çıkmadı, ikinci kez çaldım zili. Kapı açıldı. Elinde mumla bir hizmetçi kız çıktı. "Beyefendi ne emrederler?" Ağlıyordu. Adımı söyledim. Düz zemin üzerinde duran ve şöminenin karşısındaki konsolun üzerinde Balzac'ın David D'Anger yapımı kocaman mermer büstünün bulunduğu salona alındım. Salonun ortasında, altı tane altın kaplama, zarif heykel ayaklar üzerinde duran zengin masanın üzerinde bir ışık yanıyordu. Başka bir kadın geldi, aynı şekilde gözyaşları içindeydi ve şöyle söyledi: "Ölüyor. Madame odasına çekildi. Doktorlar dün umutlarını kestiler. Sol bacağında bir yarası var ve kangrene dönüşmüş durumda. Doktorlar ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ödem sonucu vücudunda yağ toplanmaya başlandığını söylüyorlar. Et ve derisindeki yağ tabakası o kadar sertleşmiş ki, delip sıvıyı akıtmak mümkün değilmiş. Bir ay önce beyefendi bir mobilyanın köşesine çarparak kendisini yaralamıştı...Sabah saat dokuzdan beri konuşmuyor artık... Yataktan dayanılmaz bir koku geliyordu. Yorganları kaldırdım ve Balzac'ın elini tuttum. Eli ter içindeydi, sıktım. Elini sıkışıma karşılık veremedi...Hastabakıcı bana, "Gün doğarken ölecek," dedi. Merdivenlerden aşağı indim ve bu canlı yüzün resmini zihnime kazıyarak yanımda götürdüm. Salona girdiğimde yine büstle karşılaştım, hareketsiz, hissiz, yüce ve belirsiz bir ışıltı yayan büst ve ölüm ile ölümsüzlük arasında bir karşılaştırma yapmaktan kendimi alamadım.
Bir başka ışık havuzuna girerlerken, daha dikkatli baktım. Ama üzerinde silah olup olmadığını anlamak yerine, kendimi ona bakarken buldum. Tam bir afetti. Işıltılı gözler, parlak kırmızı dudaklar, altın sarısı saçlar. Ve o göğüs dekoltesi... Kendimi sarstım. Aptal! Bir amacın var. Kadınlar amaç gibi şeylere engel olur.
Sayfa 36
Sen de aşkı ilk kez tattığında üzerinde nasıl değişik ve komik etkiler yarattığını göreceksin. Aşık olana dek, yüreğin özgür kaldığı sürece, hiçbir erkeğin dikkatini çekmezsin; sonra bir tek insana kapıldığın anda, sen artık başkalarını umursamazken, herkes peşine düşer, sana tatlı sözler söylerler, sana kur yaparlar. Bu, sana daha önce sözünü ettiğim pencerelerle ilgilidir işte. Bunlar açıksa beden ruha, ruh da bedene müthiş bir ışık verir. Ayna gibi birbirlerine yansırlar. Kısa bir süre içinde çevrende altın renginde, sıcak bir hare belirir, bu hare bütün erkekleri, balın ayıları çekmesi gibi sana doğru çeker.
Altın olan her şey parlamaz, Her gezgin yitirmemiştir yolunu, Gücü olan yaşlı kolay kolay solmaz, Derindeki kök atlatır donu. Küllerden bir ateş dirilecek, Bir ışık fırlayacak gölgelerden, Kırılan kılıç yenilenecek, Şimdi taçsız olan, kral olacak yeniden.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.