Söylenmeyen Sevgiler-3
Sevgiler çoğu kez Bitmeyen işler yüzünden kalplerde kalıyor Nedense. Oysa kalplerde kalıp söylenmeyen sevgiler, fazlaca bir değer taşımıyor ki. Bazen içimizdeki güzel duyguları dışa vurmak istemeyiz, bazen bunları sevdiklerimizden esirgeriz, bazen de bunları söylemeye çekiniriz. Şair yukarıdaki nefis şiirinde duygularını dışa vurmayan insanlara sitem edip onlardan yakınıyor. Aslında insan hayatı kısa. Ve çabuk da geçiyor. Elbette insan bunu bir gün fark edece fakat iş işten geçmiş olacak. Her şeyi iş işten geçmeden, zamanında fark edip yapmalıyız. Sevgileri kalbimize gömmemeli Bunları sevdiklerimize söylemeliyiz.
Sayfa 76 - hayat yayıncılık
Söylenmeyen Sevgiler-2
Bu Arada İMAM da da Duasını tamamlamıştır Cenazeye katılanlar mezarlığı sessizce terk etmeye başlarlar fakat yaşlı adamın gözleri adeta mezarlığa killenmiştir. Bir türlü oradan ayrılamaz. İMAM yavaşça kocanın yanına yaklaşarak, Ne kadar acı çektiğinizi görüyorum. Size sabır diliyorum, ama artık gitme zamanı geldi Hayat devam ediyor"
Sayfa 75 - hayat yayıncılık
Reklam
Söylenmeyen Sevgiler-1
Çoğu kere güzel Duyguları içimizde saklıyoruz. Onları sevdiklerimize söylemiyoruz. Sonra da iş işten geçmiş oluyor. Nitekim bir hikâyede bu öylesine çarpıcı bir şekilde anlatılıyor ki: Bir din adamı cenazenin başında dua ediyordu. 50 yıllık karısını kaybetmiş olan yaşlı adam, birden hıçkırıklara boğularak Yüksek sesle konuşmaya başlar: "Onu o kadar çok seviyordum ki." Aynı sözleri defalarca tekrar eder. Onun hıçkırıkları ve kalın sesi, cenaze merasiminin derin sessizliğini bozuverir. Cenazede bulunan diğer aile üyeleri dona kalıp ne yapacaklarını şaşırırlar. Bu durumdan utanan oğlu, baba sına çıkışır. "Tamam babacığım, acımız büyük, ama cenazeye gelenler tedirgin etme lütfen. Sus artık." Oğlunun müdahalesiyle susan kederli koca, tabutun mezara yavaşça indirilişini yaşlı gözlerle seyreder.
Sayfa 74 - Hayat yayıncılık
İnsanı Okumak,Dokunsal Algı kanalı
Dokunsal bir Erkekle, işitsel bir kadının misin?" diye eşine tepki gösterir. Böyle evliliklerin yürümesinin yolu, eşlerin birbirlerinin öncelikli algı kanalların öğrenip ona göre hareket etmesinden geçer. Bu konuda dokunsal bir kadının hikâyesi çok anlamlı: Bir iş adamı, iş dönüşü eşine hikâyeler anlatırmış. Bu hikâyeler kadını çok mutlu edermiş. Bir müddet sonra adam, işinde başını kaşıyacak vakit bulamaz olmuş. Bu yüzden eşine hikâ anlatmayı bırakmış. Ama çok sevdiği eşini de, bu zevkind mahrum etmemek için kendine göre bir çözüm bulmuş. Anlatacağı hikâyeleri kasete kaydedip eşine hediye etmiş. Bir süre sonra eşinin hikâyeleri teypten dinlemediğini fark etmiş. Adamcağız eşine, "Hikâyeleri niçin dinlemiyorsun, yoksa teyp mi bozuldu?" ye sormuş. Eşinin verdiği cevap çok ilginç olmuş: "Hayır bozulmadı; ama teybin başımı koyacak bir dizi yok ki...
Sayfa 30
“Akıllı insan yaşadığından ders alır; Daha akıllı insan hem kendinin hem de başkalarının yaşadıklarından ders alır. Akılsız insan ise hiçbir şeyden ders almaz.”
“Anlaşma becerilerimizi geliştirmezsek,diğerleri bizi öğütecektir.Spiritüelistlerin,”Ya eğitileceksiniz ya da öğütüleceksiniz.” diye temel bir hayat ilkesi vardır.”