"...Bizim oralarda da vardı meyve ağaçları, ama kimse bakmayı, budamayı akıl etmezdi. Kendi kendine büyürlerdi. Ne verebilirlerse verir, sonra kururlardı. Ağaçlarımız da insanlarımıza benziyordu..."
Sayfa 53
Bana öyle gelirdi ki şu köyün evlerini, sokaklarını ip çekip yeniden kuralım, insanların kafası değişiverecek. Bu eğri büğrülük, bu plansızlık insanların kafasını bulandırmış, dolaştırmış. Göremez, anlayamaz etmiş. İyiyi kötüden ayırt edemez olmuşlar. Yılanın deri değiştirmesi gibi insanımızı bu ilkellikten birden alıp çıkarmak gerekiyor.
Reklam
Bölgedeki köylerin çoğu orman kıyısında, orman içinde kurulmuştu. Özellikle Sivas iline hudut olan Dumanlı dağlarına yaslanmış köylerimiz gürgen, çam, meşe ormanları ile çevrili idi. Ekilir toprakların azlığı, nüfusun gittikçe artması gözle görülür hızda orman bozumunu getiriyordu. Köylere giderken atımın üstünde hemen her gün görürdüm, habire
Köy Enstitüleri
Bunu 1000 kişi hep bir ağızdan söylerdik, inanırdık...Milletin efendisi olacaktı köylü...Ne kadar aidanmışız.Ah...ah...Ne kadar aldanmışız!.. Talip APAYDIN
Sayfa 100Kitabı okudu
Aşk İklimi
On sekiz yaşın nisan günleri Dünya bir kızın gözlerinden ibaret Hayat bir tas su içimi Ne zaman oldu aklımda yoktu Yağmurlar yağdı hatırladım Yayıldı içime aşk iklimi Toprak kokusu bumuydu Böyle miydi benim insanlarım Ben hiç yoruldum mu severken Ah bu uzak ses kimin Şüphesiz olmasın şimdi bile Düşünüp ardına gidebilirim Talip Apaydın
Sayfa 138Kitabı okudu
Aylardan nisan loo Dağ taş insan loo Kar yağar yağmur yağar Çıplak etimize... Bin yıldır birikti acımız Zor taşır artık dünyamız... Talip Apaydın
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.