Huelsenbeck de Dada'nın Nietzsche'nin keşfedilmesiyle doğduğunu belirtiyordu: "Dada gelip geçicidir. Ölümü kendi iradesiyle olur. Dada, Nietzsche' nin sözünü ettiği buluşlar alemini keşfetti. Kendisini dünya tarihinin parodisine, Tanrının soytarısına dönüştürdü. Ama kendi kendisine saplanıp kalmadı. Dada'nın ölümü Dada'dan olmayacak. Kahkahasının geleceği var."
Baudelaire'de bütün bilgi, bütün hayat, sanatın yıkıcı-yaratıcı egemenliği altına girer. Yani sanat, Nietzsche' nin öngördüğü gibi, bütün metafiziği ele geçirip parçalarken, kendi varlığına ilişkin, hakikatine ilişkin bütün bilgiyi de imha etmiştir: "hiç" leştirmiştir.
Reklam
Çünkü insanda ve toplumda armoniyi besleyen yalnızca sanattır!
Bilimin insanoğlunu mükemmelliğinden soyundurarak bütün bayalığını, çürümüşlüğünü, kişiliksizliğini ortaya sermesi temsil ediliyordu. Ölüm gösteriyordu ki, sonunda herkes "evrensel bir mekanizma olarak bedendi - kimlik ve kişiliğin hiçbir öneminin kalmadığı bir mekanizma olarak beden. " Gerçeğin yol açtığı bu kayıpları yeniden kazandırmak, insana kişiliğini iade etmek, hayal alemine, yani sanata kalıyordu.
Önceden harikalara bakıp Tanrı'ya hayret eden insanlar, arkasından tabiata, sonrada kendilerine hayret ederler. Bataille'a göre müze devasa bir aynadır. Nihayetinde, bu aynada her cephesiyle kendini keşfeden insan, kendinin ne kadar hayret verici olduğunu keşfederek derin bir haz alemine dalar.
Reklam
196 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.