"Sabah gönderdiğim ayçöreğini yedin mi? Anahtarı kapıya taktım. Dönüp elindeki kutuyla beni bahçesindeki ortancaların yanında izlemekte olan Ahmet'e baktım. "Sana daha önce de söylemiştim. Artık ayçöreği sevmiyorum."
"Binlerce kez iyi geceler sana..." "Binlerce kez beter olsun gece, eğer senin ışığın yoksa..."
Reklam
"Yarayla alay eder, yaralanmamış olan..."
" Bu ayrılmamız hem kalış, hem de gidiştir ikimiz için. Sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle, Ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle..."
'Gönlünde olanı gizleme ki, onun gönlündeki de ortaya çıksın.' Mutlu Kelebek ima ettiklerinde haklıydı, ben korkağın tekiydim...
"Aşk'a uçarsan kanatların yanar!" demiş Şirazi, tıpkı sizin gibi. "Aşk'a uçmazsan kanat neye yarar?" demiş ona Mevlana. "Aşk'ı bulduktan sonra kanadı kim ne yapar?" diye karşılık vermiş Yunus Emre. Söylesenize haklı değiller mi? Belki de o yanmasından korktuğun kanatlar başından beri ona uçmam içindir... Ayrıca başka bir üstat der ki, "Sevdiğini sevdiğini söylemezsen başkasına fırsat vermiş olursun gönlünde olanı gizleme ki onun gönlündeki de ortaya çıksın." Siz ne söylerseniz söyleyin, ben hala kelebeğim sevdiğine uçmasından yanayım. Ve ben hala kelebeğin mutlu ölmesinden yanayım... Mutlu Kelebek...
Reklam
"Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor..."
Ben kelebeğin aşkını uzaktan yaşamasını isterken, siz onun uçmasını istiyorsunuz. Ve sanıyorum siz kelebeğin ışığa uçmasını isterken, ışığında ona âşık olduğunu varsayıyorsunuz. Peki ya ışık onun farkında bile değilse? Onu uzaktan sevmek bile bu kadar can yakarken, yakınına gidip kül olmayı neden istesin ki? Hem aşkı en iyi bilen üstatlardan biri der ki, "Vuslata erişmeyen aşk en güzel aşktır. O sevdiğine yük olmak istemez. Sevgiliden ne aşk, ne iyilik, ne de iltifat bekler. Almadan vermek, kazanmadan kaybetmek ister." İşte ben öyle düşünüyorum. Kelebeğin onca çektiği güçlükten sonra kazandığı kanatlarını ateşe uçarak yakmasını istemiyorum!
Kimdi bu Mutlu Kelebek? Neden bana yazmıştı ki?
"... Aşk kelebek misalidir. Kısacık ömründe ışığa olan tutkusu ve ona ulaşma çabası hayatta tutar onu. Ama ulaştığında ise o ışığa dokunmasıyla son bulur yaşamı. Böyle bir kelebek olmayacağım ben. Işığı uzaktan seveceğim tutkuyla. Ama ona yaklaşmayacak ve yanmayacağım. Ya o ateş sönecek ya da benim tutkum!" Kelebeğin o kısacık ömrü sona erdiğinde, ya ışığa olan özlemi pişmanlığa dönüşürse? Belki de uzaktan özlemektense onun yanında ateşiyle yanmak daha mutlu ederdi kelebeği. Böylece mutsuz yaşamaktansa mutlu ölmüş olmaz mıydı? Mutlu Kelebek...
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.