Ploşnik Bozgunu (1388)
Niş'in Fethi ile Osmanlı Devleti hududunun Morava boylarına dayanması, Sırbistan ve Bosna İslavlarında büyük bir panik meydana getirmiştir. Bu panik nihayet mukavemet fikrine dönmüştür. Sırp Kralı Lazar Grebliyanoviç, vaziyeti, Bosna Kralı Tvartko'ya anlatıp ittifak teklif etmiştir. Bir kısım Bulgar ve Arnavut kaçaklarının da bu ittifaka dâhil olmasıyla vücut bulan otuz bin kişilik Haçlı Ordusu, o sırada Vardar boylarında ilerleyip Bosna'yı istilaya başlayan yirmi bin kişilik Osmanlı Ordusu'nu Toplika Vadisi ndeki Ploşnik mevkiinde ani bir baskınla bozmuştur (1388).
Balkan Savaşı (1912-1913) Osmanlının yenilgisiyle sonuçlandı. Osmanlı Balkanlar’daki topraklarının büyük bölümünü kaybetti.
Reklam
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın Vefatı
Bu zaferi müteakip Sadrazam Cendereli (Çandarlı) Halil Hayrettin Paşa'nın vefatı (1387) başta padişah olmak üzere herkesi üzüntüye gark etmiştir. Osmanlı Devleti'nin kuruluş vetiresinde ilmiyle, zekâsıyla, dirayetiyle, gelişme vetiresinde de diğerlerine ilaveten kılıcıyla büyük hizmetler yapan şanlı vezirin vefatı üzerine Sultan Murad'ın gözyaşlarını tutamayarak ağladığı rivayet edilir.
Sultan Murad'ın Anadolu Siyaseti
Sultan Birinci Murad'ın Anadolu siyaseti de harikadır. Rumeli'de iyice kök tutmadan, başına bir Anadolu gailesi sarmamış, çözümü biraz zamana biraz da zamanın beraberinde gelecek gelişmelere bırakmıştı. Büyük oğlu Şehzade Bayezid evlilik çağındaydı. Anadolu Beyliklerinin en büyüklerini evvela akrabalık baçıyla saracak, yine rahat durmazlarsa bağı düğüme çevirecekti. Bir heyet göndererek Germiyan Bey'i Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun'u (Bazı kaynaklarda adı Sultan Hatun şeklinde geçer ki zaten bey kızlarına “Sultan Hatun” demek âdet olduğundan asıl ismi olmaması lazım gelir) istetti. Fakat bu izdivacın bir şartı vardı. Bey babası, kızına Kütahya, Simav, Eğrigöz ve Tavşanlı kasabalarını cihaz olarak verecekti ve Sultan Murad bu kasabaları Anadolu içlerine atlama taşı olarak kullanacaktı. Kasabalar derhal teslim alındı. Buralara, heyetle birlikte gönderilen ve gördüğünde Germiyan Bey'in gözünü korkutan üç bin Osmanlı askeri yerleştirildi. Gelin Bursa ya getirilip göz kamaştırıcı bir düğün yapıldı (1381). Osmanlı Devletini derleyip toparlayarak kuvvetlendirdiği için “İkinci Kurucu” olma şerefini kazanan Sultan Çelebi Mehmed bu hanımdan dünyaya gelmiştir. Aynı yıl Hamidoğulları Beyliği'nden Yalvaç, Akşehir, Isparta, Karaağaç, Seydişehir ve Beyşehir parayla satın alındı. Satın alma teklifini önceleri umursamayan Hamidoğlu Kemalüddin Hüseyin Bey, Sultan Murad'ın, ordusuyla Kütahya'ya kadar gelmesi üzerine teklifi kabul zorunda kaldı ve bahsi geçen altı şehri Osmanlılara seksen altın mukabilinde sattı.
Osmanlı'da Tımar (Dirlik) Sistemi
Has, umumiyetle padişahların, vezirlerin, büyük devlet adamlarının elindeki dirliklere verilen isimdir ki bunların yıllık varidatı yüz bin akçeden fazla olurdu. Has sahipleri gelirlerinin bir kısmıyla devşirmeleri besler, vergi verir, devlet giderlerinin bir bölümüne iştirak eder, en az bin “cebelü süvari” (zırhlı ve atlı asker) yetiştirmekle mükellef bulunurlardı. Zeâmet ise yıllık varidatı 20 bin ile 100 bin arasında değişen dirliklere verilen isimdir. Bu varidatın yirmi bin akçesi “kılıç” hakkı sayıldığından, yirmi binden fazlası için her beş binde bir “cebelü” verilmesi şarttır.” Toprak sisteminin en küçük derecesi tımar denilen dirliklerdendir ki bunların senelik geliri üç bin akçeden yirmi bin akçeye kadardı. Bunun üç bini “kılıç,” kalanı “hisse” adını alırdı. Kabaca çizdiğimiz bu sistemin, zamanın şartlarından doğduğuna hiç şüphe yoktur. Arazi mülkiyeti devlette kalmak ve işletecek çiftçilerin her türlü hakkı hukuku gözetilmek kayd ü şartıyla muharebelerde ve devlet idaresinde büyük hizmetleri geçenlere “dirlik” verilmek suretiyle, kendini cihad farizasını ihyaya adamış bir devlete en çok muhtaç olduğu disiplinli, terbiyeli, kültürlü, inançlı askerler yetiştirmiş hem de büyük ölçüde tarıma dayalı ekonomiyi rahatlatmıştır.
Çirmen Zaferi (1376)
İki ordu Edirne yakınlarında Meriç boyundaki Çirmen mevkiinde karşılaştı. 26 Eylül Cuma günü yapılan savaşta Sırplar görülmemiş bir bozguna uğradılar. Sırp ordularının en büyük komutanlarından Uyliyeşa ile Voyvo Meriç'te bir sürü askerini arasında boğuldu, Vurkaşin ise vuruşmada öldü. Bu zafer Osmanlılara Makedonya'nın kapılarını da açtı. Osmanlı akıncıları bu kapılardan girip Sırp Kralı Lazar Grebliyanoviç'i haraca bağladılar, Bulgaristan Krallığı'nı Osmanlı hâkimiyeti altına aldılar. Hatta Bulgar Kralı Şişman, güzelliği dillere destan kızı (veya kız kardeşi) Tamar'ı (veya Mara) Sultan Birinci Murad'a verip Padişahın himayesini garantiledi (1376).
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.