➤ Baştan bir anafikir belirleyerek bu fikrinizi doğrulayacak çatışmaları planlayın.
➤ Antagonistinizi belirleyin, amaçlar gerçekçi ve ikna edici olsun.
➤ Kahramanınızı dışsal çatışmalara sokarken onun yaşadığı iç çatışmaya da yer verin.
➤ Bu çatışmaların yarattığı duygu ve davranışlarda gerçekçi olun, kahramanınızın karakterine uydurun.
➤ Öykünüzün uzunluğuna ve akışına göre zirveleri belirleyin. Her bir zirve bir önceki olumsuz duyguyu perçinlemeli, kademeli olarak artarak gitmeli.
➤ Asla uzlaşmaya izin vermeyin. Bu, öykünüzü zayıflatır.
➤ Son zirve en dramatik olandır, öykünüzün çözümlenmesini hızlandırır, sizi sonuca taşır.
➤ Çatışmanın iki tarafına da haklı sebepler verin, bir tarafı mutlak doğru, diğer tarafı katıksız kötü yaparsanız mücadelenin keyfi olmaz.
"Gerçek hayatta, uslu durmazsanız hapse ya da akıl hastanesine düşebilirsiniz; ama yazıda her şey serbesttir. Eğer öykünüzde çekici bulduğunuz bir karakter varsa, onu öpün. Öykünüzde nefret ettiğiniz bir halı varsa, salonun orta yerinde ateşe verin onu. İş yazmaya geldiğinde, klavyenin tek bir tuşuyla gezegenleri yok edebilir, uygarlıkları yeryüzünden silebilirsiniz ve bir saat sonra alt kattaki teyzeyle koridorda karşılaştığınızda size yine de selam verir."
Etkar Geret
Pearl Hogrefe, konuyla ilgili son cümleyi söylesin:
"Duygularınızı ve aklınızı kullanırken, karakterinize yönelik tavrınızın ne olduğunu tanıyın. Onu seviyor, ona hayranlık ya da saygı duyuyor musunuz? Onu kıskanıyor ya da ona acıyor musunuz? Sizi kızdırıyor mu? Duygularınız onu analiz edemeyecek kadar karışık mı? Bazen, 'her şeyi bilmek her şeyi affetmektir'; bazen değer yargılarınız, bir karakteri anladığınız gibi sizi sempatiden uzaklaştırabilir ve size pozitif bir nefret verebilir. Karakterinizi gözlemledikten sonra eğer kendinizi tarafsız ya da ılımlı bulursanız, onun hakkında yazarak boşuna zaman kaybetmeyin."