Ben doğduktan sonra bir kaza geçirmişti. Bu kazayla oluşan özür, onu küçük yaş aşlardan başlayarak mutsuz etmişti: Ben birkaç aylık bebekmişim. Ağabeyim iki buçuk y aşında bir çocuk olarak anneme gelmiş ve iple çektiği oyuncak a rabasıyla kardeşiini gezdirmek i stediğini söylemiş. Annem, onun "Bebek bana y eğle­niyor" diye kıskanmaması için beni arabanın içine, oturur gibi yatar gibi b ırakmış ama yanımızdan ayrılmamış. Evin ikinci katındaymışız. Odadan çıkınca teras gibi kullanılan, çevresi açık damda geçmiş olay. A ğabeyim önce kendisine t embihlendiği gibi yavaş y avaş ve dikkatli d olaşmış arabayla, sonra gitgide daha hızlı koşmaya b aşlamış, annem yetişene kadar olan olmuş, annem beni arabadan almış ama ağabe­yim damdan aşağı uçmuş
Sayfa 287 - Bilgi yayınevi Ocak 2007Kitabı okudu
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Reklam
Çocukluk Dönemi, Kader Motifimizdir...
- - - Doğumumda ANNEM tarafından söylenen cümle onlarca yıl boyunca varlığını sürdürdü. Beni kucağına alıp ilk kez gördüğü an -- daha sonra utanç içinde bana itiraf ettiği gibi-- *SEN GERÇEKTEN PEK DE GÜZEL BİR BEBEK DEĞİLMİŞSİN!* demiş. Bu cümle uzun yıllar boyunca benim gerçekliğim oldu ve aşağılık kompleksimi onayladı... *Pierre Franckh* - - -
Sayfa 186Kitabı okudu
O ölünce saçlarım da uzayacak sandım. Başımın ağrısı geçecek. Annem gibi güzel olacağım. Beni de seven olacak elbet, kök salacak değilim ya bu deliler evinde. Sandım. Saçlarım küstü. "O keseceğine ben koparayım, bebek kalbi olacağına taşlığa süprüntü olsun," diye diye kopardığım saçlarımın yerine yenileri çıkmadı.
Türklerde Ailenin Önemi
Dokuz yaşıma kadar annem, dokuz yaşımdan bugüne kadar yine annem ve mücadelem büyüttü beni. Yarım asrı geçmiş olmama rağmen hala annem sekiz aylık bir bebek gibi sever ve besler beni. Varlığından en büyük güç aldığım kaynağım başta annem, babam olmak üzere tüm ailemdir. Önder Karaçay
Ne acayip uygulama fikri takdir ettim doğrusu
On hane ve bir fabrika, başka hiçbir şey yok. İşte kışları tamamen ıssız olan o yerde annelerimiz bebek yapmak istediklerinde bir üreme toplantısı yapar, aynı dönemde hamile kalmak için birbirleriyle sözleşirlermiş. Büyürken yalnız kalmayalım, birbirimize arkadaş olalım diye. Orada yaşadıkları ortalama yirmi sene içerisinde, toplam beş dönem doğurmuşlar. Ancak her dönem herkes doğuracak diye bir kural yokmuş. Sadece, isteyenlerin takvimlerini ona göre ayarlayıp beraber doğum yapmalarını sağlamak için icat edilen tercihe bağlı bir uygulamaymış bu. Annem çabuk gaza gelen biriydi. Ne zaman doğurma konusu açılsa bizimki hemen atlamış üstüne. Bu yüzden biyolojik olarak beş kardeştik. Ama işte az önce bahsettiğim gibi, birlikte doğurmayı seven annelerimiz nedeniyle mahallemizde çok sayıda akran kardeşimiz de vardı. Kalabalıktık yani, kimse yalnız olduğumuzu iddia edemezdi. Ayrıca her eve dilediğimizce girip çıkma hakkımız, istediğimiz yerde karnımızı doyurma lüksümüz vardı. On tane annemiz, on tane babamız vardı.
Reklam
283 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.