o da herkes gibi girip merdivenleri tırmanabilirdi, niye yapamasındı ki; ama daha ötesi için açıkçası pek cesareti yoktu... bunun nedeni herhangi birinden çekinmesi değil, gitmeyi istememesi, saklanmayı tercih etmesiydi. iki buçuk saattir sessizce bekliyordu. neden beklemesindi ki? Villele de beklemişti. "Villele'i boşver şimdi! - diye kendi kendine dü­şündü Bay Golyadkin - Villele'in hu durumla ne ilgisi var? ben şimdi nasıl... yürüyüp içeri gireceğim? numaracı sen de! -Bay Golyadkin soğuktan donmuş eliyle soğuktan donmuş yanağını çimdikledi,- aptalın tekisin, soyadını hak ediyor­sun!" ama o anda kendi kendine öylesine, belli bir amacı olmadan çıkışıyordu. birkaç adım atmak ve içeri girmek üze­reydi; beklediği fırsat gelmişti; büfe odası boştu ve etrafta da kimseler görünmüyordu; Bay Golyadkin küçük pencereden bunu görmüştü; ileri doğru iki adım atıp, kapıyı açmaya baş­lamıştı. "girsem mi, girmesem mi? acaba girsem mi, yoksa girmesem mi? gireceğim... neden girmeyeyim? zafer cesur davrananlarındır!" kendi kendini böyle cesaretlendiren kah­ramanımız, aniden ve beklenmedik bir hareketle yeniden paravanların arasına geriledi. "hayır, olmaz- diye düşündü -ya birisi girerse? İşte birileri girdi bile; kimse yokken neden fırsatı kaçırdım? rahatlıkla girebilirdim!.. bende bu pısırık­lık varken içeri falan giremem! ne kadar da çekingenim! ta­vuk gibi korkuyorum. benim soyumda var, bütün mesele bu! hiçbir işi doğru düzgün beceremeyiz biz: buna şüphe yok. kazık gibi dikildim kaldım burada! şimdi evde oturmuş çayımı içiyor olmalıydım... şimdi bir çay olsa ne iyi olurdu
İradem yok benim... Hiçbir zaman da olmadı... Uyuşuk, gevşek, nereye çekerlerse oraya giden biri... Kadınlar böyle bir erkekten nasıl hoşlanır? Al beni, götür, ama bir adım öteye bırakma kendinden!
Reklam
17.
"Adımın ne olduğuna gelince, bana bir isim vermeye gerek yok. Bana dair ne düşünürsen, onu hisset, onu de. Adım düşüncene sabit. Görünmeyen bir karakter, görünenden daha iyi bir sonuç getirebilir. Benim adım düşünce olsun. Yaşımın bir önemi zaten yok. Rasyonel sayılardan ibaret bir yaş veya iki rakamın yan yana gelmesi kimin umurunda..."
"Her şey değişti. Sen güzelsin, ben ise çok çirkinim. Artık bana ihtiyacın yok ama adım gibi eminim ki benim sana var." "Bizi sevgiye layık kılan tek şey güzellikmiş gibi davranıyorsun," dedi. "Seni sadece yakışıklı olduğun için sevmedim."
Sayfa 202Kitabı okudu
Fazla feminist
"Ah bugünun delikanlılarından öyle bezdim ki" diyordu. "Zavallı pısırık şeyler! Bey babalarının bahçe kapısından dışarı bir adım atacak halleri yok; hatta hanım analarından izin almadan, anneciklerinin elinden tutmadan bahçe kapısına kadar bile gidemezler. Akılları, fikirleri yüzlerinin güzelliğini, ellerinin beyazlığını, ayaklarının zarifliğini korumakta. Sanki erkeklerin güzellikle bir ilişkisi varmış gibi! Sanki güzellik yalnız kadının özel hakkı, kadının yasal mirası, mülkü değilmiş gibi! Çirkin bir kadının doğanın yüz karası olduğunu kabul ederim ama, erkeklere gelince... Onlar lütfen yalnız güçlü, yiğit olmakla yetinsinler. Onların ideali şu olsun: Avlan, ata bin, dövüş! Gerisi incir çekirdeğini doldurmaz. Ben erkek olaydım böyle düşünürdüm." Bir duralama oldu. Kimseden ses çıkmadığını duyunca Blanche: "Ne zaman aklıma eser de evlenirsem" diye sözlerini sürdürdü "Süslenip, kırıtmakta bana rakip olacak bir koca seçmeye hiç niyetim yok. Kocam, benim zıttım olarak tamamlayacak beni. Tahtım dolaylarında rakip yaşatmam ben. Kayıtsız, şartsız, ancak bana tapınılmalı. Kocam aynadaki kendi yansımasına değil de, bana hayran olmalı... Bay Rochester, şimdi şarkı söyleyin artık. Ben de sizin için piyano çalacağım."
Sayfa 232
Bir de benden doğruluk beklemeyin Milena. Bunu benden, benim beklediğimden daha çok bekleyecek kimse yok, yine de pek çok şey kaçıp gidiyor elimden, evet, belki de her şeyi yitiriyorum. Fakat bu kovalamacaya heveslendirme çabaları beni heveslendirmiyor, aksine o zaman tek bir adım bile atamıyorum, aniden her şey yalana dönüşüyor, kaçanlar da kovalayana. Öylesine tehlikeli bir yoldayım ki, Milena. Siz bir ağaca yaslanmış sağlam duruyorsunuz, gençsiniz, güzelsiniz, gözleriniz dünyanın acılarını yansıtıyor. Škatule škatule hejbejte se oynanıyor, gölgelerin arasından süzülerek bir ağaçtan diğerine doğru geçiyorum, yolun ortasındayım, bana sesleniyorsunuz, tehlikelere dikkatimi çekiyorsunuz, beni cesaretlendirmek istiyorsunuz, adımlarımın güvensizliği sizi dehşete düşürüyor, bana (bana!) oyunun ciddiyetini hatırlatıyorsunuz - devam edemiyorum, düşüyorum, yerdeyim artık. İçimdeki korkunç seslere ve size aynı anda kulak veremiyorum ama o sesleri dinleyebilirim ve duyduklarımı güvenle, dünyada başka hiç kimseye duymadığım bir güvenle size anlatabilirim.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.