Bazı müfettişlerden duydum: "Büyükler gelince ayağa kalkmıyorlarmış sizin öğrencileriniz..."
"Ayağa kalkmak meselesi, evet var! Köylülerimizin her kravatlıya el pençe divan durması geleneğini sarsmak istiyoruz! Enstitülerden birine bir gün yeni bir öğrenci geldi, kravatı vardı. İçeri girince bütün sınıf birden ayağa kalktı. 'Kime saygı göstereceği bilinmezse, gösterilen şey saygı sayılmaz,' diye düşündük! Hele ağır işler görürken, bu işlerden sonra dinlenirken biri gelirse işi bırakmayı, dinlenmeyi bırakarak ayağa kalkmayı uygun bulmuyoruz!"
"Aşırı sevince, mal hırsına, kızgınlığa, hele korkuya kapıldığımız zaman çamaşırlarımızı, suratlarımızın aydın yontulmuşluğunu bir yana iterek bütün güçsüzlüğü, kuşkuları, kıyıcılığıyla dışarı uğrar köylü kurnazlığımız!"
Bugünün gözde işi: Eğitim! Gözde vezir: Eğitim Bakanı... 'Adamlarını yerleştirdi kilit noktalara... Bakanlığı gerektiği zaman kendi yararına kullanmak niyetinde!' diyorlar, 'Köy Enstitülerinde yerleştirdiği öğretmenlerle önce halk odalarını, sonra halkevlerini tutacak, aşağıdan yukarı partiyi ele geçirmeye çalışacak,' diyorlar."