Ayrıca karar verilmesi gereken başka bir sorun daha vardı: Fransa ya da Almanya gibi bir ülkenin tarihine neler dahil edilmeliydi? Bu ülke­lerin coğrafi ve zamansal sınırları nelerdi? Çoğu tarihçi bugünkü toprak sınırlarını, hatta bugün iddia konusu olan sınırları kullana­rak hikayeyi mümkün olduğunca geriye doğru götürmeye karar verdi. Böylece Fransa'nın tarihi, 19. yüzyılda tanımlandığı haliyle Fransa'nın sınırları dahilinde meydana gelmiş olan her şeyin tari­hi oldu. Bu elbette oldukça keyfi bir şeydi. Fakat bir amaca hizmet etti: çağdaş milliyetçi duyguların pekiştirilmesi. Dolayısıyla, bizzat devletler tarafından cesaret verilen bir pratikti.
Medeniyetin 3 parmak izi
Hayatın olduğu gibi medeniyetin temeli de bu üç boyuttur. Madem medeniyet bir hayat tarzı, o da hayata uyarak insana, mekana ve zamana yaslanıyor. Medeniyetin merkezi, hayatın ve her şeyin olduğu gibi insan boyutudur. Zaman ve mekân onu çevreleyen boyutlardır. 1. İnsan kelimesi Arapça'da "nisyân" veya "ünsiyet" kelimeleriyle
Sayfa 48 - Mostar
Reklam
Sivas Kongresi ile ilgili olarak Sadrazamlıktan doğruca illere gönderilen 20 Temmuz 1919 tarihli telgrafı gördünüz mü? Karahisar’daki tümen komutanı bu kongreye temsilci seçilmesi için buralara bildiri yayınlamış. Bu davranış tarzını uygun buluyor musunuz? Almanya ile yapılan barış anlaşması ve Doğu’daki sessizlik, durumun gelişmesini beklerken bizim de ihtiyatlı bulunmamızı gerektirmiyor mu? Şahsım için hiç bir endişem olmadığını artık anlamışsınızdır. Yalnız, kararsız ve programsız hareketlerle gayeyi çıkmaza sokacağız. Ya ihtiyatlı olalım yahut da işi hemen açığa vuralım. Ne var ki, ikisinden birini yapalım. Sivas Kongresi’nden bugün için bir fayda bekliyor musunuz? Bugünkü duruma göre, bu kongrenin Sivas’ta ve açıktan açığa yapılmasını tehlikeli bulmuyor musunuz? Güney yönlerinden Sivas’a gelecek bir darbe özellikle bu il halkının kansızlığı yüzünden Anadolu’yu ikiye ayırır ve pek tehlikeli olur. Bunun için bu ilin son ana kadar tarafsızmış gibi görünmesi, son derece önemlidir. Bu kongrenin mutlaka toplanması gerekiyorsa, aldığımız haberlere göre, temsilciler de gelebilecekler ise, acaba bunun Doğu’da başka bir yerde toplanması daha uygun düşmez mi? 6- Sivas ve Amasya şehirlerinin halkı pek bayağı; ilçelerde, köylerde halk bunlara bakarak çok daha iyi. Bundan sonra, çalışmalarımı ona göre ayarlayacağım.
Dün Firavunoğulları, İsrâiloğulları’na zulmediyordu. Bugün İsrâiloğulları, Firavunoğullarının yerini almış İsmailoğullarına zulmediyor… Müslümanlara zulmediyorlar... Sanki bu günkü İsmailoğulları, yani yeryüzündeki Müslümanlar dünkü kendilerine zulmeden Firavunoğullarının torunuymuş da dedelerinin intikamını alıyorlarmış gibi. Yahudiler, Müslümanlardan intikam alıyorlar. Hâlbuki dün kendilerine zulmeden Firavunoğullarının torunu bugünkü Batıdır. Yahudiler eğer bugün birilerinden intikam alacaklarsa Hıristiyan Batıdan intikam almalıdır. Çünkü günün Firavunoğullarının torunları Batılılardır. Hal böyleyken gariptir ki Müslümanlardan intikam almaya çalışıyorlar.
Doğrusu, şahsi çıkarlara dayanan bir sistemle insanlığın ıslah olacağını iddia etmek bence, hemen hemen... Buckle'in medeniyetin insanları yumuşattığını, bu sebeple onları daha az vahşi, daha barışçıl hale getirdiğini iddia etmesine benzer. Galiba onun mantığını kullanarak vardığı sonuç bu. Fakat insan sistemlere, bazı soyut kavramlara o derece
Sayfa 25 - iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Kara Bir Gün
"Fransız generalinin dün şehrimize gelişi dolayısıyla bir kısım vatandaşlarımız tarafından yapılan gösteriler, Türk’ün ve İslâm'ın kalbinde ve tarihinde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüznümüz ve bahtsızlığımız sevince ve mutlu bir talihe dönse bile, yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzünle, üzüntüyü çocuklarimiza ve soyumuzdan gelecek olanlara nesilden nesile ağlanacak bir miras olarak terk edeceğiz. Almanya Orduları 1871 senesinde Paris'e girdikleri sırada Büyük Napolyon’un zaferlerini kutlamak için dikilmiş olan zafer takının altından geçerlerken bile Fransızlar bizim kadar hakaret görmemişti. Ve bizim dün sabah saat dokuzdan on bire kadar hissettiğimiz üzüntüyü ve azabı da duymamıştı. Çünkü Fransız namını taşıyan her kişi, yalnız Hıristiyanlar değil Yahudi Fransızlarla, Cezayirli Müslümanlar o milli matem karşısında aynı keder ve utançla ağlamış ve kızarmışlardı. Bizse milli varlıklarının ve dinlerinin devamını bizim alicenaplığımıza borçlu olan bir kısım halkın hay huy şamatasıyla bu aziz memleketimize en acı hakaretlerin birer tokat şeklinde atıldığını gördük. Buna müstahak değildik diyemeyiz. Müstahak olmasaydık bu felakete düşmezdik. Her milletin hayat sayfalarında birçok bahtsızlık vardır. Fransa Kralı Birinci Fransuva’yı Şarlken’in zindanlarından kurtarmış ve koca Viyana şehrini defalarca kuşatmış bir ümmetin kader defterinde böyle bir kederli satır da gizli imiş... Arapların güzel bir sözü vardır; 'Sen sabret çünkü zaman sabretmez,? derler."
Sayfa 200 - SÜLEYMAN NAZİFKitabı okudu
Reklam
649 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.