Türkiye'de yaşayan insanlar 1995 yılında 1965 yılına oranla dünya ve toplum meselelerinden daha çok haberdardırlar. Ama meselelere sahip çıkış bakımından adamakıllı bir gerileme var.
O halde tek insan olarak gücümüz neyse ona müracaat etmeye mecburuz. Ama toplum hayatımızda gücümüzün neye yettiğini anlama bakımından bizi eli kolu bağlı hale sokan ve kendi canavarlığımızı sevimli hale getiren atasözleri var. Bunlardan biri, "âlemle gelen düğün bayram"; diğeri, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye ifade ediliyor. Felaketimizden memnun olarak ve yılana gıda temin ederek nereye vardığımız gün gibi aşikar.
"Dünya da her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerinizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar."
Mustafa Kemal Atatürk
Kitaptaki esas can alıcı alıntılar şimdi başlıyor.
❝
Sümer yazılı belgelerinin en önemlileri edebi olanlardır. Onlar; Sümerlilerin hayal güçlerini, dünya ve evrene bakışlarını, sosyal düzenlerini, dinsel inanışlarını yansıtır. Bunlar; kahramanlarının serüvenlerini dile getiren destanlar, geçirilen felaketleri anlatan ağıtlar, dinsel törenlerde Tanrıları, mabetleri, kralları öven ilahiler, Tanrıların öykülerine ait efsaneler, tartışmalar, atasözleri ve deyimler, hayvan masalları, okullarla ilgili hikâyelerden oluşmaktadır. İşte bu belgelerin ışığında, Sümer dininden tektanrılı dinlere gelen etkileri ve din kitaplarına giren konuları açığa çıkarmaya çalışacağız.
❞
YALNIZ BİR OPERA
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim