Bütün filozoflar "iyi nedir" sorusuna karşı iyinin tarifini bulmaya kalkıştıkları için hataya düşmüşlerdir; çünkü "iyi" tarife gelen birşey değildir, yani kendinden başka birşeyle tarif edilemeyip sadece sezgi ile kavranabilir.
Özellikle ahlâkî davranış konusunda değer, bir kimsenin çeşitli insanları, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri, davranışları değerlendirirken başvurduğu bir kriter demektir. Bir örnek verelim: Ahmet iyi insandır. Niçin? İnsanlara elinden geldiğince yardım etmektedir. Çünkü insanlara yardım etmek iyidir. Değer bir inanç olmak bakımından, dünyamızın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerimizin bir terkibi demektir. Fakat değer, inancın spesifik bir şekli olmak itibariyle ondan daha yukarıda bir zihin organizasyonudur.
Şöyle ki bir değer bir tek inanca değil, bir arada organize olmuş bir grup inanca tekabül eder. Yukarıda örnek verdiğimiz değeri misal alırsak, insanlara yardımcı olmanın iyiliği hakkındaki inancımız bizim insan ilişkileriyle ilgili çeşitli hayat tecrübelerimizden doğmuştur ve bunun içinde birden fazla inancın insanın kıymetine olan inanç, iyilik yapmanın vicdan huzuru vereceğine olan inanç, yardımseverliğin barışa yol açacağına olan inanç, Tanrının yardım edicileri sevdiğine olan inanç vs.katkısı vardır.
Bizim menfaatlerimiz başkalarınınkiyle çatıştığı zaman ne yapacağız? Eğer ahlâkın standardı "Herkesin ahenkli mutluluğu" ise, çatışma halinde bu nasıl sağlanacaktır?