Yaşlandım. Hayatımı adadığım işin sonuna geldim. Hiç çocuğum yok ve dehşet içinde ölüme yaklaşıyorum. Karanlıktan boğuluyorum. Ölümün sessizliğinden boğuluyorum. Sanırım bir çare biliyorum...
"Selam sana, Gurthang! Ölüm kusan demir, yalnız sen kaldın bana geriye! Ama sen de, seni tutan el dışında kimseye sadakat ve bağlılık beslemezsin! Kimsenin kanını dökmekten çekinmezsin! Túrin Turambar'ın canını alır mıydın peki? Beni hemencecik öldürür müydün?" Buna cevap olarak kılıçtan soğuk bir ses yükseldi: "Evet, senin
Sayfa 248 - Túrin'in ölümüKitabı okudu
Reklam
Düşmanları sırf miğferinin görüntüsü karşısında bile korkuya kapılıp önünden kaçtığı için, o ölümcül savaş alanından yara bere almadan çıkmayı başarmıştı. Böylelikle Túrin başında Ejder-miğferi ile Nargothrond'a dönerken, Glaurung Túrin'i o miğferin koruyucu tılsımından koparmak için (hem kendisi de miğferden çekindiğinden), Túrin'in üzerinde kendisine benzeyen bir ejder figürü taşıyan bu miğferi giymekle efendisine olan bağlılığını ifade ettiğini öne sürerek onu alaya aldı. Túrin'in buna cevabı ise şöyle olmuştu: "Bile bile yalan söylüyorsun. Bu figür asıl seni alaya almak için yapılmıştır; ve onu giyecek birisi bulunduğu sürece, bunu giyen kişinin elinden ölümünü bulacağın şüphesi yüreğini hiç rahat bırakmayacak." "Öyleyse kendisine farklı bir isimde bir efendi bulsa iyi olur," dedi Glaurung; "çünkü ben Húrin oğlu Túrin'den korkmuyorum. Tam tersine, onun benden korktuğu aşikar. Çünkü maskesini çıkarıp da benimle yüzleşmeye dahi cesaret edemiyor." Gerçekten de, ejderin çevresine yaydığı dehşet öyle yoğundu ki, Túrin miğferi çıkarıp da çıplak gözle ona bakmaya cesaret edemiyor, aksine, miğferin siperliğini yüzünü saklayacak şekilde iyice aşağı indiriyordu; konuşma süresince dikildiği yerde Glaurung'un ayakları hizasından başını kaldırmamıştı bile. Ancak ejderhanın bu son nüktesi üzerine gururu incinip öfkeye kapılarak ihtiyatı elden bırakmış ve miğferin siperliğini yukarı kaldırıp Glaurung'la göz göze gelmişti.
Sayfa 262Kitabı okudu
insanın kendi yaşam planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir.
insanın kendi yaşam planını yalnız ve yalnız kendisinin yapabileceği içgörüsüne sahip olmak olağanüstü zor, hatta dehşet vericidir.
Gerçek şu ki, biliyoruz ama bilmiyoruz. Ölüm hakkında bir şeyler biliyoruz, akıl yoluyla gerçekleri kavrıyoruz, ama, aklımızın bizi başa çıkamayacağımız dozda kaygıdan koruyan bilinçdışı bölümü, ölümün çağrıştırdığı dehşeti ayırıp safdışı bırakıyor. Bu ayırma işlemi bilinçdışı, gözle görülmeyen bir şey, ama yadsıma mekanizmasının bozulup ölüm korkusunun olanca gücüyle ortaya çıktığı nadir durumlarda, onun varlığına inanabiliyoruz. Bu çok seyrek, bazen yaşam boyunca yalnızca bir ya da iki kez olabilir. Kimi zaman uyanık durumda, bazen ölüme kıl payı yaklaşmanın ardından, ya da sevilen bir kimse öldüğü zaman olur bu; ama ölüm korkusu daha yaygın olarak karabasanlarda yüzeye çıkar...
Reklam
437 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.