Mavi Buğulu Ege
Her yan mavi buğu içindeydi. Çam ağaçları, yandaki kocaman kayalık, kırmızı toprak, otlar, çiçekler, gökyüzündeki ak bulutlar... Her yer, tanyeri, uçuşan kuşlar... Denizin üstündeki ince ak köpük de mavi bir buğudaydı. Bu Ege böyledir. Mavi buğuludur taşı toprağı. Büyüsü de buradadır.
Sayfa 116 - Yapı Kredi Yayınları (32. Basım) - Öykü: Yeşil KertenkeleKitabı okudu
Biraz Daha Derine
Seslensen, dokunsan ya da kaldırsan başını Bozulacak boşluğun beyaz büyüsü... Güneşin yalım yalım yalnızlığa kestigi Bu kıyısız ölgün mavilikte sisten adamlar Vermişler kendi derinliğini büyük sulara Kim bilir nasıl bir batığı çıkarıyorlar Kirpiklerinin oltasıyla denizin yüreğinden Düşürüp her seferinde biraz daha derine
Reklam
“Seni seviyorum ateş dansçısı,” diye boğuk bir sesle mırıldandı Alōs. Bir parmağını onun örtülü boynundan aşağıya cesurca kaydırıp göğüslerine yakın bir yerde durmuştu. Onun sözcüklerini duyan Niya’nın büyüsü göğsünde patladı. Bedeni ilk kez ne yapacağını, nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Ağır nefesler aldı, teni daha önce hissetmediği bir şekilde sızlıyordu. “Alōs,” diye fısıldadı. “Evet,” diye mırladı adam. “Benim adım bu ama senin adın ne? Seni tanımama izin ver, ateş dansçısı. Yoksa sonsuza kadar sana böyle mi sesleneceğim?”
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. _Apollo,
Seslensen, dokunsan ya da kaldırsan başını Bozulacak boşluğun beyaz büyüsü... Güneşin yalım yalım yalnızlığa kestiği Bu kıyısız ölgün mavilikte sisten adamlar Vermişler kendi derinliğini büyük sulara Kim bilir nasıl bir batığı çıkarıyorlar Kirpiklerinin oltasıyla denizin yüreğinden Düşürüp her seferinde biraz daha derine...
Sayfa 16 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Seslensen, dokunsan ya da kaldırsan başını Bozulacak boşluğun beyaz büyüsü... Güneşin yalım yalım yalnızlığa kestiği Bu kıyısız ölgün mavilikte sisten adamlar Vermişler kendi derinliğini büyük sulara Kim bilir nasıl bir batığı çıkarıyorlar Kirpiklerinin oltasıyla denizin yüreğinden Düşürüp her seferinde biraz daha derine...
Reklam
Niya'nın yakıcı büyüsü onun, sahip olduğu lütfun buzlu topraklarıyla savaşıyordu. Aralarında buhardan, meydan okumalardan oluşan bir duvar vardı. Niya bu gece kalabalık için dans etmiyordu. Alos için dans ediyordu.
Nedeni ise şu: Denizin ismi inien'dir, pekâlâ. Ama bizim İç Deniz dediğimiz denizin, Kadim Lisan'da başka bir ismi var. Hiçbir varlığın iki ismi olamayacağına göre, demek ki inien İç Deniz dışındaki bütün denizler anlamına geliyor. Ve tabii ki, aslında sadece o anlama da gelmiyor çünkü kendilerine özgü isimleri olan sayısız denizler, koylar ve boğazlar var. Yani Denizci Ustası Büyücüler'den birisi, tüm okyanusu, bir fırtına veya fırtına dindirme efsunu ile büyüleyecek kadar çılgın olsaydı, büyüsü sadece inien kelimesini değil, Adalar Diyarı'ndaki, Dış Uçyöreler'deki ve ta uzaklarda isimlerin varolmadığı yerlerdeki denizinde, her köşe bucağının ismini kapsardı. Böylece, bize büyü yapma gücünü veren, bu şekilde bu gücün sınırlarını da çizmiş oluyor. Bir büyücü, sadece yakınında olup ismini tam ve net olarak koyabildiği şeyleri denetimi altında tutabilir. Bu da iyi bir şeydir. Eğer böyle olmasaydı, güçlülerin kötülükleri ve de bilgelerin delilikleri, çoktan değiştirilemeyecek şeyleri değiştirme yollarını arar, Denge'yi bozardı. Dengesi bozulan deniz, üzerinde tehlikelere maruz kalarak yaşadığımız karaları basar ve eski sessizlikte tüm sesler ve isimler kaybolurdu.
metis yayınlarıKitabı okudu
69 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.