《Konu aşkı anlatmak olunca iş daha da güçleşir. Bu sebeple Mevlâna “ Sözü kabuk içinde, gizli kapaklı söylüyorum ben. Zira sözün canı olan aşk ne düşünceye sığar, ne de söylemeye imkân vardır onu.”der...》
Bir şeyin değeri, ona duyulan aşk ile meydana gelir. İsteyip öğrendiğin, bağlandığın sanatın ancak senin için bir değeri vardır. İsteyen, rağbet eden olmayınca kimse öğrenmez o sanatı.
Kültürümüzün önemli bir parçası olan bu efsaneleri okudukça, hayal gücünün genişlediğini hissedecek, hayatta pek çok şeyin mümkün olabileceğini düşüneceksin.
Geldi geçti ömrüm benim bir yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi
İşbu söze Hak tanıktır bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin âdem oğlanını benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmış gibi
Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise bir eskice virdün ise
Yarın anda sana gele Hak libâsın biçmiş gibi*
Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalur derler
Meğer Hızır İlyas ola abı hayat içmiş gibi
‘Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hakk’ı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka metaların satar
Yükü gevherdir tuz değil’